Vesiletunnecat Homepage
Forum Home Forum Home > GENEL FORUM > Serbest Kürsü
  New Posts New Posts
  FAQ FAQ  Forum Search   Register Register  Login Login

24 Saat Kur`an-ı Kerim Dinleme


Üç Semavi Dini Sembolize Eden Şehir

 Post Reply Post Reply
Author
Message Reverse Sort Order
selo27 View Drop Down
Üye
Üye


Joined: 21-04-2009
Status: Offline
Points: 8
Post Options Post Options   Thanks (0) Thanks(0)   Quote selo27 Quote  Post ReplyReply Direct Link To This Post Topic: Üç Semavi Dini Sembolize Eden Şehir
    Posted: 18-01-2010 at 15:39

Üç Semavi Dini Sembolize Eden Şehir

 

 

Güneydoğunun şirin bir kenti olan Gaziantep, üç büyük dinin medeniyetini simgeleyen mümtaz şehirlerden biridir.

 

Merkezi yerleşimi olarak Fars-Roma ve Bizans arasında köprü vazifesi görmüş olup aynı zamanda üç büyük imparatorluğun arasında gidiş geliş yapan seyyahların, tüccarların ve hâsılı bütün yolcuların dinlenme tesisi vazifesini görmüştür. Onun için yemekleri, hanları ve hamamları çok meşhurdur.

 

       1)Milattan önce yaşamış peygamberler tarihinde özel bir yeri olan ve Musevi dinine peygamber olarak gönderilen, peygamber yetiştirmekle ve seyyah olmakla meşhur olan Hz. Yuşa[1] peygamber (a.s) bir yandan öğrenci yetiştirirken, Hz. Yunus (a.s) gibi bir yandan da dünyanın değişik memleketlerindeki insanlara Allah’ın dinini ulaştırmaya çalışmış ve o zaman Bizans olan bugünkü İstanbul’a gelirken Gaziantep’ten gelir geçermiş. Onun için makamı hem Gaziantep’te hem de İstanbul’da mevcuttur.

 

              Hz. Yuşa’nın asıl doğum ve ölüm yeri Mısır’dır. Hz. Yuşa (a.s)’in tarih kitaplarında Hz. Musa (a.s)’in yeğeni olduğu da söylenir.

 

       Hz Yuşa (a.s)’in Gaziantep’te bulunması Musevi dininin yani Yahudiliğin ilk din olarak kabullenildiğini gösterir. Onun için bugün yıkık dökük olan havraların[2] Gaziantep’teki eserleri ta o günlerin mirasıdır.

   

            2)Milattan sonra Hz. İsa’nın havarilerinden (öğrencilerinden) Johannes, Filistin’den Şam’a oradan da Gaziantep’e gelerek bugünkü Rum Kalesi’nde kalmıştır. Hıristiyanlığın ilk ortaya çıktığı zamanlarda Hz. İsa’nın havarilerinden Johannes o dönemin önemli merkezlerinden Fırat Nehri ile Merziman çayının kesiştiği noktada bulunan Rumkale’yi kendine üs seçmiş ve rivayete göre Yuhanna, incilini burada yazarak çoğaltmıştır. Johannes’in bu incili kalenin üzerinde bugün hala mevcudiyetini devam ettiren kuyunun girişindeki bir oda da muhafaza ettiği ifade edilmektedir. Aziz olarak tanınan, son patrik olan ve 1173 yılında ölen Aziz Nerses’in Rumkale’de adına yapılmış bir kilisesi ve mezarı bulunmaktadır.

 

  Gaziantep halkı İsa peygamberin Johannes adlı öğrencisine büyük teveccüh göstermiş ve bu sayede Hıristiyanlığı benimsemiştir.

 

Bugün halen Gaziantep şehrinin değişik yerlerin de bulunan kiliseler[3] ta o dönemden bugüne Hıristiyan inancının simgesini yansıtmaktadır.

 

Johannes sayesinde Gaziantep halkı hem yeni gelen bu dinden hem de Hz. İsa peygamberden haberdar olmuştur.

 

Şehir halkı bir yandan Hıristiyanlığı kabul ederken diğer yandan da Musevi olanlar kendi havralarında ibadetlerine devam etmekteydiler. Halk, iki dinide özümsemiş ve medenice hem havraya hem de kiliseye gitmek isteyenlere karışmamıştır.

 

       İki farklı dini bağrına basan şehir efendice birbirleriyle çatışmadan ve sürtüşmeden bu Musevi ve İsevi dinlerinin mirasını tahrip etmeksizin günümüze kadar taşıyabilmek centilmenliğini sergilemişlerdir. Bugün her ne kadar bu miraslara gereken değer verilmiyor olsa bile...

 

3) Son dinin son peygamberi Hz. Muhammed (a.s)’in vefatından sonra, yani hicretten sonra Efendimizin kayın babası ve sol kolu Hz. Ömer[4] (r.a) beraberindeki sahabe askerlerle Şam’dan Halep’e oradan da Gaziantep’e gelmiştir.

 

       İki dinin mensubu olan şehir halkı, son dinin on peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s)’in elçisi olan Hz. Ömer (r.a)’in getirdiği dini benimsemiş ve burası çok önemlidir ki; hiç karşı koymaksızın Halife Ömer’i bağrına basıp hoş karşılamıştır.

 

       Şehir halkı daha sonra bugünkü Ömeriye Camii[5] nin bulunduğu yerde Hz. Ömer’e büyük bir çadır kurmuştur. Asker sahabeler şehirde kaldığı sürece en güzel şekilde özümsenmiş, önemsenmiş ve gelen son dini ve onun peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s)’i inanarak kabul etmiştir.

 

       Hz. Ömer (r.a) şehrin fethini bitirdikten sonra ayrılırken, vefat eden sahabelerden Pir sefa hazretlerini Musevi dininin peygamberi olan Hz. Yuşa (a.s)’in defnetmiş ve “Ey Pir sefa seni aziz olan bir peygamberin makamının yanına gömüyorum. Umarım orada sana bir faydası olur” demiştir.

 

       Gaziantep Hz. Ömer gittikten sonra onun çadırının yerine bugünkü Ömeriye Camisi’ni inşa edip ve daha başka camilerde ilave ederek İslam dinine olan bağlılığını sembolize etmiştir.

 

       Şu anda bu şirin şehrin üç büyük dini simgeleyen hem havra hem kilise ve hem de camileri hala yıllara ve çağlara, aynı ülke ve şehirde yaşayıp ta farklı ırk, mezhep, meşrep ve dine mensup olup birbirlerine tahammül edemeyen insanlara meydan okuyorlar. Her ne kadar havra yıkık dökük ve her ne kadar kilise amacının dışında hizmet vermeye mecbur bırakılmış olsa bile…

 

       Üç büyük dinin ve üç medeniyetin simgesinin canlı tanığı olan bu şehir, garip ve kimsesiz bırakılmıştır.

 

      Eğer bu şehrin, medeniyeti tekrar iade edilmezse hem geçmiş ve hem gelecek tarih sahiplenenlere hesap soracaktır.

 

 

Salih ÖZBEY

18 Ocak 2010

ozbeysalih@gmail.com                     



[1] Hz.Yuşa (a.s) Kimdir?

Yuşa Peygamber, Yusuf (a.s) neslinden olup, Hz. Musa'nın çağdaşıdır. Hz. Musa'nın Genç Yuşa ile "iki denizin birleştiği yere" kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır (a.s) ile buluşmaları Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresi'nin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada, Hz. Musa'nın yanındaki genç adamın Hz. Yuşa olduğu rivayetlerden anlaşılmaktadır. Hz. Yuşa'nın İstanbul Beykoz Yuşa Tepesi'nde makamı vardır. Bazı tefsirlerde Yuşa (a.s)'nın Musa (a.s)'nın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hz. Musa'nın yeğeni ve yardımcısı olduğu, Hıristiyanlar'ın ve Yahudiler'in ona Yeşu dedikleri nakledilir. Yeşu (Yuşa) Beni İsrail'e gönderilen dört büyük peygamberden biridir.

Bilinen Mucizeleri

Birçok mucizesi vardır: Şeri'a ırmağını ayakları ıslanmadan geçmiştir, Geboan savaşında günü uzatmıştır, Eriha surlarını bakışıyla yıkmıştır. Tevrat'ta Eriha'nın surlarının yıkılışı şöyle olmuştur: Önce yedi kez kentin çevresinde dolaşmışlar, sonra yedi kahin koç boynuzundan borularını çalarlar, bunlar çalınır çalınmaz Hz.Yuşa'nın kavmi hep beraber bağırmaya başlar ve surlar çöker, herkes kılıçtan geçirilir.

Gaziantep'te

İsrailoğulları'nı göçebelikten kurtaran ve Arz-Kenan'a yerleştiren Hz. Yuşa'nın makamı Gaziantep'te bulunuyor. Gaziantep'te Boyacı mahallesinde Boyacı Camii'nden Kavaflar Çarşısı'na doğru uzanan sokakta Pirsefa denilen mevkiide bulunan iki makamdan birinin Yuşa Peygamber'e, diğerinin de Pirsefa Hazretleri'ne ait olduğuna  bilinir.

 

[2] İsrail Devletinin Filistin’de 1948 yılında kurulmasına kadar Yahudilerde yoğun olarak Gaziantep’te yaşamaktaydılar. Bu din mensupları da ibadet ihtiyaçlarını halen yıkık vaziyette bulunan Şahinbey İlçesi Düğmeci Mahallesinde ki Yahudi Havrasında yapmaktaydılar. Ayrıca İsrail oğullarından Hz. Musa’nın yeğeni olan Hz. Yuşa Peygamber’in türbesi de Gaziantep’te bulunmaktadır.

[3] 20. yüzyılın başlarına kadar Gaziantep’te yaşayan Hıristiyanlarca inşa edilmiş olan şehir merkezindeki Kendirli kilisesi ve bugün camiye çevrilmiş olan Valide Meryem Kilisesi, Nizip ilçesindeki Fevkani kilisesi halen mevcuttur.

[4] Müslümanların II. Halifesi olan Hz. Ömer (r.a) zamanında Gaziantep bölgesinde yapılan savaşlarda, Hz. Muhammed’in peygamberlik mührünü görüp öpen Hz. Ökkeşiye Nurdağı ilçesinin güneydoğusunda, günümüzde Dülükbaba olarak bilinen Davud-u Ejder Şehitkâmil ilçesi sınırlarında bulunan Dülük Ormanlarının içinde, Pirsefa Şahinbey ilçesinde, Said İbn-i Ebu Vakkas Araban ilçesi sınırlarında, halk arasında Karaçomak olarak bilinen zat ise Şahinbey ilçesi Karaçomak köyü sınırları içerisinde şu an türbelerinin bulunduğu yerlerde şehit düşmüşlerdir. Bu bölgeyi fethe gelen İslam Ordularının Komutanları Halife Hz. Ömer’e Antep’in korunması için şehrin surlarla çevrilmesini önerdiğinde, Halife Hz. Ömer bölgede şehit düşen bu şahısları kastederek “Antep surlarla çevrilmiştir” dediği rivayet edilmektedir.

[5] Gaziantep’te mimarisi ile dikkati çeken çok sayıda cami mevcuttur. Mehmet Nuri Paşa Cami, Şeyh Fethullah Cami,Tahtani Cami, Alaüddevle Cami, Boyacı Cami, Şirvani Mehmet Efendi Cami bunlardan birkaç tanesi olup, günümüzde de modern mimari tarzda yapılan çok sayıda cami bulunmaktadır.

Back to Top
 Post Reply Post Reply

Forum Jump Forum Permissions View Drop Down



This page was generated in 0.125 seconds.