Şuarâ ,26/181-183
TÜKETİCİNİN KORUNMASI
Muhterem Mü'minler!
Yaratılmışların en değerlisi olan insanın; din, can, akıl, namus ve mal güvenliği gibi vazgeçilmez kabul edilen temel hakları vardır. İnsanlara sağlanan bu haklar dokunulmazdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) insanların can, mal ve ırzlarının her türlü saldırıdan korunduğunu beyan ederek; [1] bu hakların önemini vurgulamışlardır.İslâm'da başkalarına zarar vermenin yasak oluşu" [2] bu temel prensiplerin bir gereğidir.
Günümüzde, tüketicilerin korunmasına yönelik olarak, tüketici haklarıyla ilgili yapılan düzenlemeler de canın ve malın korunması kapsamında değerlendirilebilir. Çünkü tüketici, ihtiyaç duyduğu mal veya hizmetleri satın alıp tüketirken; gerek sağlık yönünden, gerekse ekonomik yönden zarar görmemeli; kendisi de üretici veya satıcılara zarar vermemelidir. [3]
Değerli Kardeşlerim!
Yüce dinimiz İslâm, başından beri bu konuyla da ilgilenmiş; mal ve hizmetlerin gerek üretimleri, gerekse satış ve tüketimleri aşamasında, uyulması gerekli genel prensipler getirerek, tüketicilerin haklarının korunmasını hedeflemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de, "Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." [4] "Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar, insanlardan ölçerek bir şey aldıkları zaman tam ölçerler. Fakat, kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp, eksik tartarlar. Onlar, o büyük gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? Öyle bir gün ki, (o gün) insanlar Âlemlerin Rabbinin huzuruna çıkacaklar"dır. [5] buyrulması, tüketicinin haklarını korumaya yönelik ilahi uyarılardır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de, "Allah Teâlâ, bir iş yaptığınız zaman, onu sağlam ve güzel yapmanzı sever" [6] buyurarak; daha üretim aşamasından itibaren tüketicilerin korunmasını sağlayıcı mahiyette mesajlar vermişlerdir. Yine kalitesiz ve kusurlu malları, kaliteli ve kusursuzmuş gibi satışa arz eden kişiler hakkında; "?Aldatan bizden değildir" [7]; "Kusurlu bir malı, ayıbını söylemeden satmak bir Müslüman'a helâl olmaz" [8] buyurmaları; hatta kıyâmet gününde Yüce Allah'ın, kendileriyle konuşmayacağı, rahmet nazarıyla bakmayacağı, affetmeyeceği kimselerden birinin de, "..yalan yere yemin ederek ticaret malını fâhiş bir fiyatla satmaya çalışanlar." [9] olduğunu ifade etmeleri, tüketicinin alış-veriş esnasında korunmasına yönelik manevî yaptırımlardır.
Peygamberimiz (s.a.v.)'in zaman zaman pazarı denetlemeleri, temel tüketim mallarını piyasadan çekerek; mal arzında sıkıntıya yol açıp, daha sonra fırsatını bulunca gerçek değerinin üzerinde satış yapan karaborsacıları ağır ifadelerle eleştirmeleri; [10] mal ve hizmet fiyatlarının serbest piyasa ortamında, rekabet şartlarına göre oluşmasını istemeleri [11] ve her türlü tekelciliği yasaklamaları, hem üretici hem de tüketicilerin haklarını koruma amacına yönelik uygulamalardır.
Aziz Kardeşlerim!
İslâm dininin genelde hak kavramına, özelde ise tüketicinin korunmasına verdiği bu büyük önem dolayısıyladır ki; satın alınan mal veya ürünlerin kusurlu çıkması halinde, belirli süreler içerisinde bunları iade etme hakkı tanınmış; böylece her türlü aldanma, aldatma, hile ve haksız kazanca karşı tüketicilerin haklarının korunması amaçlanmıştır.
O halde, İslâmî ve insanî duyarlılığa sahip olan hiçbir kimse, gerek ürettiği ürünlerle, gerekse piyasaya arz ettiği mal ve hizmetlerle tüketicilere zarar vermemelidir. Sağlığı tehdit edici mahiyetteki, son kullanma tarihi geçmiş ya da bozulmuş temel gıda ürünlerini satışa sunmamalıdır. Kalitesiz veya kusurlu malları, kaliteli ve kusursuz gibi takdim etmemelidir. Müşterilerinin bilgisizliğinden yararlanarak, onlara fahiş fiyatla mal ve hizmet satmamalıdır. Bu konudaki hak ihlallerinin de, ödenmesi çok zor olan birer kul hakkı olduğunu asla unutmamalıdır.
Dr. Muhlis AKAR
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı
__________________________
[1] Müslim, İmare, 36 Tirmizi, Cuma, 80 Cihad, 28
[2] Bk, Muvatta, H. No:1429; İbn Mâce, H. No, 2341-2342; Ahmed b. Hanbel, I/313.
[3] Bk, Bakara 2/279
[4] Şuarâ: 26/181-183; ayrıca bk, En'âm: 6/152; İsrâ: 17/35.
[5] Mutaffifîn: 83/1-6.
[6] Müslim, İman, 164; Ebû Dâvûd, Büyû, 50
[8] Müslim, İman, 43, 164; İbn Mâce, Ticârât: 45
[9] Müslim, İman: 171
[10] Bk, ibn Mâce, Ticârât, 6; Dârimî, Buyû,12; Kamil Miras, Sahih-i Buhârî Muht. Tecrid-i Sarih Terc. D.İ .B. Yay. VI / 449
[11] Bk, ibn Mâce, Ticârât, 27.
------------- <font color=RED>“Bilginin elde edilmesi... bizi iyiye ulaştıracaktır.”[/COLOR]
|