ÇANAKKALE RUHU
Muhterem Müslümanlar,
Aziz milletimiz, tarihinin hiçbir döneminde bağımsızlık ve özgürlüğünden taviz vermemiştir.18 Mart 1915'te tek vücut haline gelmiş bir milletin, bağımsızlığını, onurunu, vatanını ve bayrağını korumak için neler yapabileceğini bütün dünyaya göstermiş ve tarihe unutulmayacak bir destan yazmıştır.
Tarihin kaydettiği en büyük savaşlardan biri de Çanakkale Savaşı'dır. Çehreleri, renkleri, dilleri ve ırkları değişik, çeşitli milletlerden oluşan, insan selini andıran ordular, milletimizin üstüne yürümüş, mehmetçiğin göğsüne bomba ve mermi yağdırmıştır. Gökler ölüm indirmiş, yerler ölü püskürmüştür. Kahraman ecdadımız, bu öldürücü silâhların tehdidine karşı iman dolu göğsünü siper etmiş, bir gül bahçesine girercesine vatan uğruna şehid olmayı şeref bilmiştir. Düşmanın gülleleri, mermileri, arslan neferlerimizin göğsünde sönmüş, Çanakkale Boğazı düşmanlarımıza mezar olmuştur.
Muhterem Mü'minler,
Çanakkale'de kazanılan zafer, savaşın ve tarihin akışını değiştirmiştir. Çanakkale'de, donanım ve maddi imkan bakımından kendisinden güçlü ordulara karşı, inanılmaz bir direniş gösterilmiş, üstün cesaret ve özveriyle, "Çanakkale geçilmez" dedirten, eşine az rastlanır, anlamlı bir kahramanlık destanı yazılmıştır.İman, vatan sevgisi, dayanışma, birlik ve beraberlik duyguları, zamanın en güçlü ve donanımlı ordularına karşı koymada en önemli faktörler olmuştur.Bugün de milletçe, aynı ruh ve inanca, aynı birlik, beraberlik ve dayanışmaya ihtiyacımız vardır. Çanakkale'de şahlanan ruh, milletimizin mayasını oluşturan ruhtur.Bu ruh, dinin, vatanın, namusun, bayrağın, kısaca bizi biz yapan değerlerin en zor şartlarda bile feda edilemeyeceğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu ruhu yaşattığımız müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun, çözemeyeceğimiz hiçbir problem kalmayacaktır.
Muhterem Müslümanlar,
Kanının rengini bayrağımıza vermiş, aziz canını vatanımız uğruna feda etmiş olan şehitlerimiz; bu yüce değerlerimizin korunmasını, savunulmasını ve ilelebet yaşatılmasını bizlere emanet etmişlerdir.Bu itibarla onları gönüllerimizde yaşatarak, emanetlerine ne pahasına olursa olsun sadık kalmalıyız.
Milletimizin bitmez tükenmez gücüne, en güzel örnek olarak tarihimizde parlayan Çanakkale Zaferi'nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza borcumuz olduğu gibi, geleceğimiz açısından da son derece önemlidir.Milletçe bu onurlu mirası aynı inanç ve duyarlılıkla yarınlara taşımak en büyük görevimizdir.
Değerli Mü'minler,
Bu kutlu zaferin yıl dönümünde "Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz." ayetiyle Yüce Allah'ın iltifatına mazhar olan aziz şehitlerimize fatihalar gönderelim. Şanlı tarihimizi ve Çanakkale'yi unutmayalım. Bugün üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanın, milletimizin, devletimizin, bayrağımızın varlığını, istiklâl ve hürriyetimizi; milletçe namus ve şerefimizle yaşıyor olmamızı, doğusundan batısına ülkemizin hemen her bölgesinden gelerek, Çanakkale'de canlarını feda eden şehitlerimize borçlu olduğumuzu unutmayalım. Cepheye mermi taşırken yolda donarak şehit olan Şerife Bacıları... Hayatının baharında cepheye koşan delikanlıları...Yavrusunu vatana kurban olsun diye kınalayıp cepheye gönderen anaları unutmayalım...
Bu vesile ile başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, Çanakkale Savaşına katılan bütün şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yadederek, Çanakkale'de göğsünü düşmana siper eden Mehmetçiğin destanını yazan milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un dizeleriyle hutbeme son veriyorum:
"Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdât inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor TEVHİD'i...
BEDR'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem sığmazsın
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,
Sana âğuşunu açmış duruyor PEYGAMBER."
Yunus AKKAYA
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı