Print Page | Close Window

AHİRET HAYATINA HAZIRLIK (20.01.2006 )

Printed From: Vesiletunnecat
Category: GENEL FORUM
Forum Name: Hutbe
Forum Description: Hutbeler
URL: http://www.vesiletunnecat.com/forum/forum_posts.asp?TID=957
Printed Date: 20-04-2024 at 01:27


Topic: AHİRET HAYATINA HAZIRLIK (20.01.2006 )
Posted By: kral
Subject: AHİRET HAYATINA HAZIRLIK (20.01.2006 )
Date Posted: 27-02-2009 at 13:43

bis-mil-la-hir-rah-ma-nir-ra-him

İsra, 17/13-14

AHİRET HAYATINA HAZIRLIK

Aziz Müslümanlar!

Hayatta hep yüz yüze olduğumuz halde, bir türlü idrakine varamadığımız bir gerçek vardır. Ölüm ve ötesi?

Şöyle geriye doğru dönüp baktığımızda görüyoruz ki, zengin-fakir, genç-yaşlı, iyi-kötü, zalim-mazlum nice insanlar bu dünyadan gelip geçtiler. Birçoğunun yerinden yurdundan eser bile kalmadı. Her geçen gün bir sevdiğimiz bizi bırakıp gidiyor. Biz de bir gün sevdiklerimizi bırakıp gitmek için, her an gelmesi muhtemel ecelimizi bekliyoruz. Şurası bir gerçektir ki, bugüne kadar ölümden yakasını kurtaran hiçbir insan yoktur. Her geçen gün yıpranan bedene, ağaran saça dur demek mümkün değildir. İstesek te istemesek te doğumla geldiğimiz dünyadan ölümle çıkıp gideceğiz. Öyle ise şu soruyu kendimize sormalıyız. "Bu dünyada niçin varız"? bu sorunun cevabını yüce Allah Kur'an-ı Kerimde şöyle bildiriyor: "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır."[1]

Muhterem Müslümanlar!

İmanın altı esasından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret yurdu, bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını bulacağımız, halimize göre mükâfat ya da azap göreceğimiz yerdir. Öyle ki; artık dünyaya geri dönüş yok, herkes bu dünyadaki amelinin karşılığını eksiksiz görecektir. Kimseye haksızlık da yapılmayacaktır. Yüce Allah bu hakikati şöyle dile getirmiştir: "Her kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca kötülük işlerse onun cezasını görecektir."[2]

Hesap gününde hiçbir şeye itiraz etme hakkımız olmayacaktır. Zira karşımıza çıkan kendi işlediklerimizden başkası değildir. Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle buyuruyor: "Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. Oku kitabını, bu gün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter"[3 ]denilecektir. O günün manzarasını yine Cenab-ı Hakkın kelamından dinleyelim: "Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. O gün bir takım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar, gülerler sevinirler. O gün nice yüzler de vardır ki toz toprak içindedirler. Onları bir siyahlık bürür. İşte onlar kâfirlerdir, günaha dalanlardır."[4]

Muhterem Kardeşlerim!

Dünya pazarında hiçbir şey karşılıksız verilmezken, ebedi âlemde vaat edilen nimetler çalışmadan, hazırlanmadan kazanılır mı? Mademki ölüm var, ahiret var, hesap var, mizan var, sırat var, cennet var, cehennem var öyle ise hazır olalım. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim.

Kendimizi hesaba çekmemizi hatırlatan bir hadisi şerifle hutbemi bitiriyorum. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)şöyle buyuruyor: "Âhirette insan şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Allah'ın huzurundan ayrılamaz; ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini ne şekilde yıprattığından, malını (servetini) nereden kazanıp nerelere harcadığından ve bildikleriyle amel edip etmediğinden"[5]

________________

[1] Mülk, 2.

[2] Zilzal, 7-8.

[3] İsra, 13-14.

[4] Abese, 33?.42.

[5] Tirmizi, Kıyamet 1 (3531).



-------------
<font color=RED>“Bilginin elde edilmesi... bizi iyiye ulaştıracaktır.”[/COLOR]




Print Page | Close Window