GENÇLİK
Muhterem müminler!
Gençlik, hemen her yönden gelişme ve olgunlaşmanın yaşandığı bir dönemdir. Bu dönem tatlı hayallerin, tutkuların ve ideallerin yeşerdiği; sıkı arkadaşlıkların kurulduğu, kendini kanıtlama çabalarının yoğun olduğu; zaman zaman da uyumsuzlukların yaşandığı bir dönemdir. Bu devrede olumlu olumsuz pek çok duygu yoğun bir şekilde yaşanır.
Kıymetli kardeşlerim!
Gençler genelde her türlü etki ve yönlendirmeye açıktırlar. Çünkü, insanlar bu dönemde genellikle iyi niyetli olup; ön yargıdan uzaktırlar. Ruhsal ve bedensel kabiliyetleri de çok zinde ve aktiftir. İşte gençlerin bu gücünün olumlu yönde kullanılması gerekir. Bu konuda gençlere olduğu kadar, başta anne-baba ve eğitimciler olmak üzere, topluma da büyük görevler düşmektedir.
Günümüzde bazı gençlerimizin enerjilerini olumlu yönde kullanmadıklarını üzüntüyle müşahede etmekteyiz. Başta kötü alışkanlıklar olmak üzere bir çok olumsuz tutum ve davranışlar bir kısım gençler arasında yaygınlaşmış, hattâ sıradan eylemler halini almıştır.
Değerli genç kardeşlerim!
Gençlik çağının başı olan ergenlik, dini açıdan sorumluluğumuzun başladığı dönemdir. Onun için, varlık sebebimizi, niçin yaratıldığımızı, nereye gideceğimizi, kısacası hayatımızı sorgulamalıyız.
Karşılaşabileceğimiz olumsuzluklarla baş edebilme imkanını ve her şeye rağmen hayatta kalabilme gücünü bize yalnızca Allah ve ahiret inancı verebilir. Bu inancın gereklerini gençlik döneminde yerine getirebilmenin ayrı bir önemi vardır. Nitekim Hz. İbrahim'in puta tapan kavmiyle tek başına mücadelesine[1]; Hz. Yusuf'un nefsine "dur" diyebilmesine[2]; Ashab-ı kehf olarak bilinen gençlerin kendi inandıkları gibi yaşama uğruna ülkelerini terk edip bir mağarada kalmayı göze almalarına[3]; Hz. Musa'nın gençliğindeki iffetli ve namuslu yaşantısına[4], ahlaksızlığın çok yaygın olduğu bir ortamda Hz. Peygamber'in son derece temiz bir gençlik dönemi geçirmesine, Allah ve ahiret inancının insana kazandırdığı dayanıklılık ve kararlılık gücünün birer örneği olarak Kuran'ı Kerim'de işaret edilmektedir.
Yine Mekke döneminde gençlerin çektikleri sıkıntılar ve İslam'ın tebliğinde yerine getirdikleri büyük görevler de bu inancın gençlerin hayatına yansımalarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber de, kıyamet gününde arşın gölgesinde barınacaklar arasında, "Rabbi'ne ibadet ederek yetişen gençleri"[5] de sayarak, gençken dini yaşamanın önemine işaret etmiş; başka bir hadisinde de, "İnsanoğlu, Kıyâmet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından....sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz"[6] buyurarak, gençlik enerjisinin Allah'a kulluk ve insanlığa hizmet uğrunda değerlendirilmesi gerektiği mesajını vermiştir.
Değerli Müminler!
Gençlerimizin tutarlı, dürüst, iyi niyetli, ailesine, milletine ve insanlığa faydalı kişiler olması için; onların maddi imkanlarını düşündüğümüz gibi; çocukluktan itibaren manevi açıdan da iyi yetişmesi için gerekli tedbirleri almalıyız. Gençlerimize, sahip olmalarını istediğimiz düşünce ve değerler sistemini, ancak çocukluk döneminden itibaren başta ailede olmak üzere tüm toplumda yaşamak ve yaşatmak suretiyle kazandırabiliriz. Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramını kutladığımız bu zaman diliminde, Atatürk'ün Cumhuriyeti koruma ve yüceltme görevini gençlerimize tevdi ettiğini de dikkate alarak, gençliğimize karşı sorumluluklarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.
Hutbemi bir ayet mealiyle bitirmek istiyorum: "Sonra o gün nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz."[7]
[1] Enbiyâ, 21/51 vd.
[2] Yusuf, 12/23 vd.
[3] Kehf, 18/10 vd.
[4] Kasas, 28/23-26
[5] Buhâri, Ezan 36; Müslim, Zekât 91; Tirmizî, Zühd 53.
[6] Tirmizi, Kıyamet 1.
[7] Tekasür 102/8.