Fâtiha,1-4
FATİHA SURESİNİN ÖĞRETTİĞİ HAKİKATLER
Muhterem Müslümanlar! Kur'an-ı Kerîm'in ilk suresi olan Fatiha, Kur'an'ın özünü ve İslâm'ın temel esaslarını içermektedir. Allah'ı sıfatlarıyla tanıtmakta, O'na nasıl iman ve ibadet edileceğini öğretmekte, dünya ve ahiret mutluluğuna giden yolu göstermektedir. Şimdi bu suredeki ayetleri teker teker ele alalım. "Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur, O rahmandır, rahîmdir" buyruğu ile, Yüce Allâh'ın çok merhametli olduğunu, yaratıkları terbiye ettiğini, besleyip büyüttüğünü anlıyor ve O'nun birliğine inanıyoruz. "O, hesap ve ceza gününün sahibidir" diyerek gayb alemine, öldükten sonra dirilmeye, cennet ve cehennemin hak olduğuna, dünyada yapılan her işin ahirette mutlaka karşılığının görüleceğine olan kesin inancımızı dile getiriyoruz. "Ey Allahım! Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz." niyazıyla kulluk göstergesi olan dua ve ibadetin, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğunu itiraf ediyoruz. "Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet" duasıyla Peygamberliği, onların Allah'ın insanlık için seçip gönderdiği müstesna insanlar olduklarını ikrar ediyor ve onların yolundan giderek hidayet üzere yaşayacağımıza söz veriyoruz. "Gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil" derken, tevhit inancı karşıtlarından ayrıldığımızı ve her türlü batıl inançtan uzak durarak, Allah'ın yardımını gönülden istediğimizi dile getiriyoruz. Böylece namazın her rekâtında Fâtiha Suresini okuyarak Kur'an'ı özetlemekle Kur'an'a tabi olacağımıza dair Yüce Allah'a söz vermekteyiz. Aziz Müslümanlar! Her gün kıldığımız namazların her rekatında fatihayı okuyoruz. Aslında her okuyuş, bize Fatiha'nın sunduğu temel ilkelere uymayan her söz ve davranıştan uzaklaşmamız için bir uyarıdır. Değerli Mü'minler! Bu surede Allah'tan nelerin ve nasıl isteneceğinin âdâbı da öğretilmektedir. Buna göre âdâp, önce ne istediğimizi bilmek, sonra ona gerçekten ihtiyacımız olduğunu belirtmek, daha sonra da onu elde etmek için yapılması gerekeni yapmaktır. Hutbemizi bir Hadis-i Kudsî ile bitirmek istiyorum: "Namazı kulumla aramda ikiye ayırdım. Yarısı benim, yarısı kulumundur. Kuluma istediği verilecektir. Kul; "Elhamdülillâhi rabbil âlemîn" dediği zaman Allah: "Kulum bana hamd etti, senada bulundu" der. Kul: "Errahmânirrahîm" deyince, Allah: "Kulum beni övdü" der. Kul: "Mâliki yevmi'd-dîn" dediği zaman, Allah: "Kulum beni yüceltti" der. Kul: "İyyâkena'büdü ve iyyâke nesteîn" dediği zaman, Allah: "Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse verilecektir" der. Kul: "İhdine's-sırada'l-müstekîme sırata'llezîne enamte aleyhim ğayri'l-mağdûbi aleyhim ve leddâllin" dediği zaman Allah: "İşte bu, yalnızca kulum içindir; kulumun isteği yerine gelecektir" der."[1] [1] Müslim, Salât, 11, c.1, s297-297, H.No:395, Çağrı Yayınları, İstanbul 19881
------------- <font color=RED>“Bilginin elde edilmesi... bizi iyiye ulaştıracaktır.”[/COLOR]
|