Vesiletunnecat Homepage
Forum Home Forum Home > HADİSLER > Kütüb-i Sitte
  New Posts New Posts
  FAQ FAQ  Forum Search   Register Register  Login Login

24 Saat Kur`an-ı Kerim Dinleme


Yiyecekler

 Post Reply Post Reply
Author
Message
kral View Drop Down
Administrator
Administrator
Avatar

Joined: 08-03-2006
Status: Offline
Points: 1323
Post Options Post Options   Thanks (0) Thanks(0)   Quote kral Quote  Post ReplyReply Direct Link To This Post Topic: Yiyecekler
    Posted: 05-02-2009 at 14:02

YİYECEK ALETLERİ

3839 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ne sükürrüce (denilen tahta sofra) üzerinde yemek yediğini, ne ona inceltilmiş (yufka) ekmek yapıldığını ve ne de yemek masası (hıvân) üzerinde yemek yediğini hatırlamıyorum."

Enes'in bu sözünü rivayet eden Katâde'ye "Pekiyi neyin üzerinde yemek yiyorlardı?" diye sorulmuştu. "Sofralar üzerinde" diye cevap verdi."

Buhari Et'ime 8, 26, Rikak 17; Tirmizi, Et'ime 1, (1789).

3840 - Ebu Hâzım rahimehullah anlatıyor: "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh'a sordum: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hiç (kepeksiz has undan yapılmış) beyaz ekmek yedi mi?" Bana şu cevabı verdi: "Hayır! Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Allah'ın O'nu peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç beyaz ekmek görmedi." Ben tekrar sordum: "Elekleriniz var mıydı?"

"Hayır!, dedi, Aleyhissalatu vesselam Allah'ın kendisini peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kkadar hiç elek görmemiştir."

"Öyleyse, dedim, siz arpa ununu elemeden nasıl yiyebiliyordunuz?"

"Arpayı öğütüyorduk, sonra üflüyorduk, üfrüğümüzün tesiriyle uçabilen (kepek) uçuyor geri kalan kısmına su katıp (hamur yapıyor) ve yiyorduk" diye cevap verdi."

Buhari, Et'ime 22, 10; Tirmizi, Zühd 38, (2365).

BESMELE ÇEKMEK

3841 - Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında yemeğe oturunca, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yemeye başlamadıkça, kesinlikle elimizi yemeğe vurmazdık. Bir seferinde yine O'nunla yemeğe oturmuştuk. Derksen bir cariye (küçük kız çocuğu) geldi, sanki arkasından bir iteni var gibi hemen elini yemeğe soktu. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm elinden tuttu. Arkadan bir bedevi geldi, sanki onun da arkasından iten biri vardı, alelacele o da elini yemeğe soktu. Aleyhissalatu vesselam onun da elinden tuttu. Ve şunu söyledi:

"Şeytan, üzerine Allah'ın ismi zikredilmeyen yemeği kendine helâl addeder. Nitekim, sayesinde yemeğimizi kendine helal kılmak için bu cariyeyi getirdi. Ben de elinden tuttum. Bunun üzerine şu bedeviyi getirip onunla yemeği kendine helal kılmak istedi, ben onun da elinden tuttum. Nefsim elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun şeytanın eli o ikisinin eliyle birlikte avucumdadır." "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bunları söyledikten sonra besmele çekip yemeye başladı."

Müslim, Eşribe 102, (2017); Ebu Davud, Et'ime 16, (3766).

3842 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden kim bir şey yerse "Bismillah (Allah'ın adıyla)" desin. Bidayette söylemeyi unutmuşsa, sonunda şöyle söylesin: "Bismillahi fi evvelihi ve âhirihi (başında da sonunda da Bismillah)."

Ebu Davud, Et'ime 16, (3767); Tirmizi, Et'ime 47, (1859).

Yine Hz. Aişe demiştir ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ashabından altı kişi içerisinde yemek yiyordu. Derken bir bedevi geldi. (Besmele çekmeksizin) iki lokmada yutuverdi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Eğer bu adam besmele çekseydi yemek hepinize yeterdi! buyurdu."

Tirmizi, Et'ime 47, (1859).

3843 - Vahşi İbnu Harb an ebihi an ceddihi Vahşi İbnu Harb el-Habeşi anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resûlü! biz yiyoruz, ancak bir türlü doymuyoruz (ne yapalım)?" Bunun üzerine, Resûlullah: "Ayrı ayrı yemekte olmayasınız?" diye sordu. "Evet" dediler. Resûlullah da: "Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismillahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır."

Ebu Davud, Et'ime 15, (3764); İbnu Mace, Et'ime 17, (3286).

3844 - Ümmeyye İbnu Mahşiyy radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onu ağzına kaldırırken: "Bismillahi evvelehu ve ahirehu" dedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm güldü ve:

"Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu!" buyurdu."

Ebu Davud, Et'ime 16, (3786).

3845 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avanelerine): "Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): "Akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemeniz mümkün değil!" der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der."

Müslim, Eşribe 103, (2018); Ebu Davud, Et'ime 16, (3765).

YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR?

3846 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer."

Müslim, Eşribe 106, (2020); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 5, (2, 922, 923); Ebu Davud, Et'ime 20, (3776); Tirmizi, Et'ime 9, (1801).

3847 - Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında bir adam sol eliyle yemek yemişti.

"Sağınla ye!" ferman buyurdu.. Adam: "Yiyemiyorum!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam:

"Yiyemez ol! Onu böyle demeye kibri sevketti!" buyurdular. Bundan sonra elini ağzına kaldıramadı."

Müslim, Eşribe 107, (2021).

3848 - Ömer İbnu Ebi Seleme radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana ikazda bulundu:

"Evlat! Allah'ın ismini an, sağınla ye, önünden ye!" Bundan sonra hep böyle yedim."

Buhari, Et'ime 2, 3, Müslim, Eşribe 108, (2022); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 32, (2, 934); Ebu Davud, Et'ime 20, (3777); Tirmizi, Et'ime 47, (1858).

3849 - Abdullah İbnu İkrâş İbnu Züeyb babasından naklediyor: "Kavmim Beni Mürre İbnu Abid, benimle mallarının sadakasını Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a gönderdi. Medine'ye gelince O'nu aleyhissalatu vesselam Muhacir ve Ensâr'ın arasında oturmuş buldum. Elimden tutup beni Ümmü Seleme radıyallahu anha'nın evine götürdü. Varınca: "Yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Bize, içerisinde bolca serid ve (kuşbaşı) et parçaları olan bir tepsi getirildi. Ondan yemek için yanaştık. Ben elimle kabın her tarafını yokladım. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm önünden yedi. (Bir ara) sol eliyle sağ elimden tuttu ve: "Ey İkrâş! bir yerden ye. Çünkü (kabın içindeki yemek) tek bir yemektir. (Her taraf birdir)" buyurdu. Sonra bize, içerisinde taze ve kuru çeşitli hurmalar bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer önümden yemeye balşadım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın eli ise, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Bana da: "Ey İkrâş! Dilediğin yerinden (alıp) ye. Çünkü (tabağın içendekilerin hepsi) aynı çeşit değil" buyurdu. Sonra bize su getirildi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm elini yıkadı elinin ıslaklığı ile yüzünü kollarını ve başını meshette ve: "Ey İkrâş! Bu, ateşte pişenden (yenince alınması gereken) abdesttir" buyurdu."

Tirmizi, Et'ime 41, (1849); İbnu Mace, Et'ime 11, (3274).

3850 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bereket yemeğin ortasına iner. Öyleyse kenarlardan yiyin, ortadan yemeyin."

Tirmizi, Et'ime 12, (1806); Ebu Davud, Et'ime 18, (3772).

3851 - Ebu Davud'daki rivayet şöyledir: "Sizden biri, bir yemek yeyince yemek kabının üstünden yemesin, aşağısından yesin. Zira, bereket üstünden iner."

3852 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kişinin arkadaşlarından izin almadan iki hurmayı birlikte yemesini yasaklamıştır."

Buhari, Et'ime 44, Mezalim 14, Şirket 4; Müslim, Eşribe 151, (2045); Ebu Davud, Et'ime 44, (3834); Tirmizi, Et'ime 16, (1815).

3853 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü bu, yabancıların işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Çünkü bu, sıhhat ve afiyet için daha iyidir."

Ebu Davud, Et'ime 21, (3778).

3854 - Ebu Cuhayfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ben dayanarak yemem."

Buhari, Et'ime 13; Tirmizi, Et'ime 28, (1831): Ebu Davud, Et'ime 17, (3769); İbnu Mace, Et'ime 6, (3262).

3855 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı çömelir vaziyette durup hurma yerken gördüm."

Müslim, Eşribe 149, (2044); Ebu Davud, Et'ime, 17, (3771).

3856 - Ebu Davud'da gelen diğer bir rivayette: "Resûlullah'a bayat bir hurma getirilmişti. Kurtları çıkarmak için kontrol etmeye başladı."

Ebu Davud, Et'ime 43, (3832, 3833).

3857 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz yemek yeyince, yalamadıkça veya yalatmadıkça elini (mendile) silmesin."

Buhari, Et'ime 52; Müslim, Eşribe 129, (2031); Ebu Davud, Et'ime 52, (3847).

3858 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, parmakların ve kapların yalanmasını emretti ve dedi ki: "Siz, bereketin, yemeğinizin hangi (parça)sında olduğunu bilemezsiniz. Öyleyse birinizin lokması düşecek olursa, onu alıp, bulaşan ezâyı temizlesin, sakın şeytana terketmesin. Parmaklarını yalamadıkça elini mendille de silmesin. Zira o, taâmınnızın hangisinde bereket bulunduğunu bilemez."

Müslim, Eşribe 136, (2034); Tirmizi, Et'ime 11, (1803).

3859 - Rezin, Hz. Enes radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Zira yemek kabı, kendisini yalayıp yıkayana istiğfarda bulunur ve: "Beni şeytandan kurtardığın gibi, Allah da seni ateşten kurtarsın" der."

EL VE AĞZIN YIKANMASI

3860 - Hz. Selmân radıyallahu anh anlatıyor: "Tevrat'ta okudum; "Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır" diyordu. Bunu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a söyledim:

"Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır!" buyurdular."

Ebu Davud, Et'ime 12, (3761); Tirmizi, Et'ime 39, (1847).

3861 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suçlamasın."

Tirmizi, Et'ime 48, (1861); Ebu Davud, Et'ime 54, (3852).

3862 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir gün helâdan çıkmıştı. Hemen kendisine bir yemek takdim edildi. (O da kabul buyurdu. Ashâbtan bazısı:)" Size abdest suyu getirmeyelim mi?" dediler. Onlara: "Namaza kalkınca abdest almakla emrolundum!" cevabını verdi.."

Müslim, Hayz 118, (374); Ebu Davud, Et'ime 11, (3760); Tirmizi, Et'ime 40, (1848); Nesai, Taharet 101, (1, 85).

ÇOK YEMEYİ ZEMM

3863 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kâfir bir misafir ağırlamıştı. Derhal onun için bir keçinin sağılmasını emretti. Keçi sağıldı. Kâfir sütünü içti. Sonra diğer bir keçinin daha sağılmasını emretti. (Adam doymadı). Bu sûretle tam yedi keçinin sütünü içti.

Adam yatıp, sabah olunca müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir keçi sağılmasını emretti. Sütünü adam içti, sonra ikinci bir başka keçi daha sağıldı. Fakat bunun sütünü tamamen içemedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Mü'min bir mideye içer, kâfir ise yedi mideye içer" buyurdular."

Buhari, Et'ime 12; Müslim, Eşribe 186, (2063); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 10, (2, 924); Tirmizi, Et'ime 20, (1820).

3864 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "İki kişinin yiyeceği üç kişiye de yeter. Üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter."

Buhari, Et'ime 11; Müslim, Eşribe 178, (2058); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 20, 52, 928); Tirmizi, Et'ime 21, (1821).

3865 - Müslim ve Tirmizi'de gelen bir diğer rivayet Cabir'den olup şöyledir: "İki kişilik yiyecek dört kişiye de yeter, dört kişilik yemek sekiz kişiye de yeter."

Müslim, Eşribe 179, (2059); Tirmizi, Et'ime 21, (1821).

3866 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Bir zat) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında öğürmüştü, ona:

"Öğürtünü bizden uzak tut. Zira, dünyada insanların en çok doymuş olanları, Kıyamet günü en çok aç kalacak olanlardır" buyurdular."

Tirmizi, Kıyamet 38, (2480); İbnu Mace, Et'ime 50, (3350).

3867 - Mikdam İbnu Ma'dikerb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ademoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Ademoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın)."

Tirmizi, Zühd 47, (2381); İbnu Mace, Et'ime 50, (3349).

MÜTEFERRİK ÂDABLAR

3868 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir avuç çürük hurma ile de olsa akşam yemeği yeyin. Zira akşam yemeğinin terki ihtiyarlık sebebidir."

Tirmizi, Et'ime 46, (1857).

3869 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hiçbir vakit herhangi bir yemeğe laf etmedi, iştah duyduğu bir yemekse yerdi, hoşuna gitmeyen bir yemekse terkederdi. (yemezdi)."

Buhari, Et'ime 21; Menakıb 23; Müslim, Eşribe 187, (2064); Ebu Davud, Et'ime 14, (3763); Tirmizi, Birr 84, (2032).

3870 - Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur."

Ebu Davud, Et'ime 49, (3844); Buhari, Tıbb 58, Bed'ü'l-Halk 14; İbnu Mace, Tıb 31, (3504, 3505); Nesai, Fera' 11 (7, 178).

3871 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm cüzzamlı bir kimsenin elinden tuttu ve kendisiyle birlikte elini tabağa koydu, sonra da:

"Allah'a güvenerek ve O'na tevekkül ederek ye!" buyurdu."

Ebu Davud, Tıbb 24, (3925); Tirmizi, Et'ime 19, (1818); İbnu Mace, Tıbb 44, (3542).

Rezin şunu ilave etti: "Bunu Ebu Bekr ve Ömer radıyallahu anhüma da yaptılar ve aynı şeyleri söylediler."

3872 - Şerid İbnu Süveyd radıyallahu anh anlatıyor: "Sakif hey'eti arasında bir de cüzzamlı vardı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ona bir haber göndererek:

"Biz seninle bey'atımızı yaptık, sen hemen geri dön!" buyurdular."

Müslim, Selam 126, (2231); İbnu Mace, Tıbb 44, (3544).

3873 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kendisine, ilk çıkan turfanda meyve getirildi de, o zaman şöyle dua ederdi: " Allah'ım Medine'mizi bizim için mübarek kıl, meyvelerimizi, müdd'ümüzü, sâ'mızı mübarek kıl, bereketlerini kat kat artır."

Bu duadan sonra, getirilen meyveyi orada hazır bulunan çocukların en küçüğüne verirdi."

Müslim, Hacc 474, (1373).

3874 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ashab bir koyun kesmişti. Bu sırada bir dilenci geldi. Etten bir miktar verdiler. Derken başka gelenler oldu, onlara da verdiler. Geriye yine de et kaldı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm sordu: "Koyundan geri ne kaldı?" "Sadece omuzu kaldı!" dediler. Aleyhissalatu vesselam ise: "Omuzu hariç geri tarafı kaldı!" buyurdular."

Tirmizi, Kıyamet 34, (2472).

KELER

3875 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hâlid İbnu'l-Velid radıyallahu anh'ın bana bildirdiğine göre, Hâlid, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile birlikte, Resûlullah'ın zevceleri Meymûne radıyallahu anha'nın yanına girerler. -Meymuna hem onun ve hem de İbnu Abbas'ın teyzeleri idi. Meymûne'nin yanında kızartılmış bir keler görürler. Bunu, Necid'den, kız kardeşi Hufeyde Bintu'l-Haris getirmişti. Meymûne radıyallahu anha keleri Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın önüne sürdü. Önüne bir yemek çıkarılıp da ondan bahsedilmeyip ve isminin de zikredilmediği durum nâdirdi. (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kelere elini uzatmıştı ki.) orada hazır bulunan kadınlardan biri:

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a takdim ettiğiniz şeyden haber verin, ne olduğunu söyleyin!" dedi. Bunun üzerine:

"O kelerdir!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (uzatmış olduğu) elini derhal geri çekti. Hâlid radıyallahu anh:

"Bu haram mıdır, ey Allah'ın Resulü?" dedi. Resülullah:

"Hayır, ancak o benim kavmimin diyarında bulunmuyor. Bu sebeple (onu yemeye alışkın değilim), içimde tiksinme hissediyorum!" buyurdular. Halid radıyallahu anh der ki: "Ben keleri (önüme) çekip yedim. Resulullah bakıyor fakat beni yasaklamıyordu."

Buhari, Et'ime 10, 14, Zebaih 33; Müslim, Sayd 43, 44, 45, (1945, 1946, 1948); Muvatta, İsti'zan 10, (2, 968); Ebu Davud, Et'ime 28, (3793, 3794), Eşribe 21, (37); Nesai, Sayd 26, (7, 198, 199).

3876 - Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Bir bedevi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek:

"Ben keleri bol olan bir bölgede yaşıyorum. Keler ailemin yiyeceğinin ekseriyetini teşkil ediyor (bunun bir mahzuru var mı; ne buyurursunuz?" diye sordu. Ama Resûlullah cevap vermedi. Biz: "Tekrar sor!" dedik. O tekrar sordu. Resulullah cevap vermedi. Adam üçüncü sefer sordu. Üçüncüde Resulullah adama seslenip yanına çağırdı ve:

"Ey bedevi! dedi, Allah, Beni İsrail'den bir boya la'net etti veya gadab etti. (Ceza olarak) onları yeryüzünde yürüyen hayvanlar haline çevirdi. Bilemem, ola ki bu, o lânete uğrayan meshe uğrayan kimselerdendir. Bu sebeple ondan ne yerim ne de yiyenleri men ederim!"

Müslim, Sayd 51, (1951).

TAVŞAN

3877 - Halid İbnu'l-Huveyris radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam bir tavşan avladı ve Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya gelip: "Ne dersiniz (bunun eti yenir mi?) diye sordu. Abdullah: "Tavşan Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a da (böyle avlanıp) getirilmişti. Ben de o sırada yanında oturuyordum. Ondan ne yedi ne de onun yenmesini yasakladı, tavşanın hayız gördüğüne inanıyordu" dedi."

Ebu Davud, Et'ime 27, (3792).

3878 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yürüdük ve Merri'z-Zahran'dan bir tavşan kaldırdık. Arkadaşlarımız peşinden koştular ve (sonunda yakalamaktan) aciz kaldılar. Bu sefer ben koştum, yetiştim ve yakaladım. Onu (babalığım) Ebu Talha radıyallahu anh'a getirdim. O, tavşanı keskin bir taşla kesti. Budunu benimle Resûlullah'a gönderdi. Resûlullah onu yedi."

Enes'e: "Yedi mi, (gördün mü yediğini?)" diye sorulmuştu. Yani kabul etti" dedi."

Buhari, sayad 32, 10, Hibe 5; Müslim, Sayd 53, (1953); Ebu Davud, Et'ime 27, (3791); Tirmizi, Et'ime 2, (1790); Nesai, Sayd 25, (7, 196).

SIRTLAN

3879 - Abdurrahman İbnu Ebi Ammar rahimehullah anlatıyor: "Hz. Cabir radıyallahu anh'a: "Sırtlan av mıdır?" diye sordum. "Evet!" dedi. Ben tekrar: "Etini yiyeyim mi?" dedim. "Evet!" dedi.

"Bu cevap Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan mıdır?" dedim." "Evet!" dedi.."

3880 - Ebu Davud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Cabir radıyallahu anh der ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a sırtlandan sordum. Bana:

"O, av (hayvanı)dır, ihramlı avlanacak olursa koç da aynı hükme dahil edilir."

Tirmizi, Et'ime 4, (1792); Ebu Davud, Et'ime 32, (3801); Nesai, sayd 27, (7, 200).

3881 - Huzeyme İbn Cez'i radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a sırtlan hakkında (eti helal mi?)" diye sordum.

"Sırtlanı yiyen biri de var mı?" dedi. Bunun üzerine kurdun etinin yenmesini sordum.

"Kendisinde hayır olup da kurdu yiyen biri var mı?" diye cevap verdi."

Tirmizi, Et'ime 4, (1739).

KİRPİ

3882 - Nemletü'l-Ensari anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya kirpiden sorulmuştu. (Cevaben) şu ayeti okudu. (Mealen):

"(Ey Muhammed) de ki: "Bana vahyolunandan leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki pistir- ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbim bağşlar ve merhamet eder" (En'am 146).

Ancak, yanında bulunan bir yaşlı dedi ki: "Ben Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ı dinledim, demişti ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında kirpinin zikri geçmişti:

"O habislerden bir habistir (eti) yenmez" buyurdular."

Bunun üzerine İbnu Ömer radıyallahu anhüma: "Eğer bunu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm söyledi ise, bu (kirpinin hükmü), biz bilmesek de O'nun dediği gibidir" dedi."

Ebu Davud, Et'ime 30, (3799).

TOY

3883 - Sefine radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile birlikte toy (denen kuş)un etini yedim."

Ebu Davud, Et'ime 29, (3797); Tirmizi, Et'ime 26, (1829).

ÇEKİRGELER

3884 - İbnu Ebi Evfa radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile beraber (altı veya yedi sefer) gazveye çıkmıştık. Gazve esnasında Aleyhissalatu vesselam'la birlikte çekirge yedik."

Buhari, sayd 13; Müslim, Sayd 52, (1952); Tirmizi Et'ime 22, (1822, 1823); Ebu Davud, Et'ime 35, (3812); Nesai, Sayd 37, (7, 210).

3885 - Selman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a çekirgeden sorulmuştu:

"Onlar, Allah'ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım" buyurdular."

Ebu Davud, Et'ime 35, (3813); İbnu Mace, Sayd 9, (3219).

3886 - Rezin rahimehullah Hz. Cabir radıyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çekirgelere beddua etti ve dedi ki:

"Allah'ım! Çekirgeleri helak et, büyüklerini öldür, küçüklerini helak et, nesillerini kes, ağızlarını geçimliğimiz ve rızkımızdan (uzak) tut. Sen duaları işitensin."

(Orada bulunan) bir adam:

"Ey Allah'ın Resûlü! Çekirgelere nasıl böyle beddua ediyorsunuz, onlar ki Allah'ın ordularından bir ordudur" dedi. Aleyhissalatu vesselam da cevaben:

"Çekirge, denizdeki bir balığın hapşırığıdır" buyurdular."

Tirmizi, Et'ime 23, (1824); İbnu Mace, Sayd 9, (3221).

A T

3887 - Esma Bintu Ebi bekr radıyallahu anhüma anlatıyor: "biz, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm zamanında bir at kestik. O zaman Medine'de idik. Hepimiz onu yedik."

Buhari, Sayd 24, 27; Müslim, Sayd 36, (1942); Nesai, Dahaya 33, (7, 231).

PİSLİK YİYENLER (CELLÂLE)

3888 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm pislik yiyen (cellâle) deveye binmekten ve sütünü içmekten men etti."

Ebu Davud, Et'ime 25, (3785, 3787); Tirmizi, Et'ime 24, (1825).

3889 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm öldürülmek için hedef ittihaz edilmiş (ve mücesseme denilen) hayvanın yenilmesini, pislik yiyen (ve cellâle denen) hayvanın yenilmesini, sütünün içilmesini ve su tuluğunun ağzından su içilmesini yasakladı."

Ebu Davud, Et'ime 25, (3786); Tirmizi, Et'ime 24, (1826); Nesai, Dahaya 44, (7, 240).

3890 - Zehdem İbnu Mudrib anlatıyor: "Ebu Musa radıyallahu anh'a bir tavuk getirilmişti. Cemaatten birisi ayrıldı. (Ebu Musa): "Neyin var?" diye sordu. Adam:

"Ben onu (pis bir şeyler yerken gördüm ve tiksindim ve yememeye yemin ettim" cevabını verdi. Bunun üzerine Ebu Musa:

"Yanaş ve ye! Zira ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı (cellale'yi) yerken gördüm" dedi ve adama, yemini için kefarette bulunmasını emretti."

Buhari, Zebaih 26, Humus 15, Megazi 74, 78, Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9, 10, Tevhid 56; Müslim, Eyman 9, (1649); Nesai, Sayd 33, (7, 206).

HAŞERELER

3891 - Hilkam İbnu Telib rahimehullah babasından naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la arkadaşlık yaptım, yeryüzündeki haşerelerden herhangi birini haram ettiğini hiç işitmedim."

Ebu Davud, Et'ime 30, (3798).

MUZDAR

3892 - Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam beraberinde ailesi ve çocukları olduğu halde Harra'ya indi. Bir adam: "Bir devem kayboldu, onu bulacak olursan yakalayıver" dedi. adam onu buldu ama sahibini bulamadı. Deve hastalandı. Adamın karısı: "Onu kes (de mundar ölmesin)" dedi. Ama erkek kabul etmedi. Deve öldü. Kadın bu sefer: "Derisini soy da etini, yağını kadid yapalım (güneşte kurutalım) ve yiyelim" dedi.

Adam: "Hele, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir soralım (da söylediklerini sonra yapalım!)" dedi. Ona gelip sordu. Aleyhissalatu vesselam:

"Seni ondan müstağni kılacak bir zenginliğin var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır! yok" dedi. Resulullah da:

"Öyleyse onu yiyin" buyurdu. Ravi der ki: "Sonra devenin sahibi geldi. Durum kendisine anlatıldı.

"Deveyi kesmedin mi?" dedi. Adam: "Senden utandım!" cevabında bulundu."

Ebu Davud, Et'ime 37, (3816).

3893 - el-Fucey' el-Âmiri radıyallahu anh anlatıyor:

"Ey Allah'ın Resûlü dedim, meyteden bize helal olan (miktar) nedir?"

"Yiyeceğiniz ne (miktarda)dır" diye sordu. Biz: "Akşam ve sabah yiyoruz" diye cevap verdik."

Ebu Nuaym Mevla Ukbe der ki: "Ukbe bana bu ifadeyi açıkladı: "Bir bardak sabahleyin, bir bardak da akşam vakti demektir." Dedi ki: "Durum bu, babamın hayatına yemin olsun bu yetmez!" Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam mezhur durumda meyteyi yemelerine ruhsat tanıdı."

Ebu Davud, Et'ime 37, (3817).

CİZYE VE SADAKA DEVESİ

3894 - Eslem Mevla Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ömer'e: "Binekler arasında kör bir deve var!" dedim. Bana: "Onu bir aileye ver, ondan istifade etsinler" dedi. ben "O kör olduğu halde (ondan istifade mi olur)?" dedim. "Onu deve sürüsüne katsınlar (otlamaya sürsünler)" dedi. Ben: "İyi ama arazide nasıl yayılacak?" dedim. "Bu hayvan cizye devesi mi sadaka devesi mi?" diye sordu. Ben, "cizye devesi!" deyince: "Vallahi siz bunu yemek istiyorsunuz" dedi. Ben de: "Üzerinde cizye devesi mührü var?" dedim. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh devenin kesilmesini emretti ve kesildi. Hz. Ömer'in yanında dokuz adet tabak vardı. Meyve, çerez her ne olsa ondan bu tabaklara koyup Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın zevcelerine gönderirdi. Bu gönderdiklerinin en sonuncusu, kızı Hafsa'ya gönderdiği olurdu. Eğer bunda eksiklik olursa, kendi hissesinden tamamlardı.

İşte bu devenin etinden de o tabaklara koydu ve Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın zevcelerine gönderdi. Bu devenin etinden arta kalanın yemek yapılmasını emretti. Sonra Muhacir ve Ensar'ı ondan yemeye davet etti."

Muvatta, Zekat 44, (1, 279).

ET

3895 - Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Etten sakının. Çünkü onun hamr (içki) gibi tiryakiliği var. Ayrıca Allah, eti çok yiyen aile halkına buğzeder."

Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 36, (2, 935).

3896 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Ben çarşıdan et almış hamala vermiş eve dönüyordum. Hz. Ömer radıyallahu anh yolda bana yetişip: "Bu da ne?" diye sordu.

"Canımız et çekmişti, gidip bir dirhemlik et satın aldım" dedim. Bunun üzerine: "Canın bir şey çektikçe gidip ondan alıyor musun? Herkese, israf olarak, canının her istediğini yemesi yeter!" diye çıkıştı."

Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 36, (936).

HAYVANİ OLMAYAN MEKRUH YİYECEKLER

3897 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim sarımsak veya soğan yerse bizden uzak dursun -veya mescidimizden uzak dursun- evinde otursun."

Bazan Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a içerisinde yeşil sebzeler bulunan tencere getirilirdi de onda koku bulur ve (ne olduğunu) sorardı. Kendisine sebze nev'inden ne olduğu haber verilince, tencereyi, beraberindeki arkadışlarından birini göstererek ona vermelerini söylerdi. Aleyhissalatu vesselam, onun yemekten çekindiğini görünce:

"Sen bana bakma, ye! Zira ben senin gibi değilim, senin konuşmadığın (meleklerle) konuşuyorum" derdi."

Buhari, Et'ime 49, salat 160, İ'tisam 24; Müslim, Mesacid 73, (564); Ebu Davud, Et'ime 41, (3822); Tirmizi, Et'ime 13, (1807); Nesai, Mesacid 16, (2, 43).

3898 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz çiğ olarak sarımsak yemekten yasaklandık."

Ebu Davud, Et'ime 41, (3828); Tirmizi, Et'ime 14, (1809).

3899 - Ebu Ziyad Hıyâr İbnu Seleme anlatıyor: " Hz. Aişe radıyallahu anha'ya soğan hususunda sordum. Şu cevabı verdi: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın en son yediği yemekte soğan vardı."

Ebu Davud, Et'ime 41, (3829).

YABANCILARIN YEMEĞİ

3900 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kimse kardeşinin hayvanını, iznini almadan sağmasın. Sizden kim, odasına başkalarının girip hazinelerini kırmasından, yiyeceklerini saçıp dağıtmasından hoşlanır? Tıpkı bunun gibi, hayvanlarının memeleri de onlar için yiyeceklerinin hazineleri durumundadır. Öyleyse kimse izin almadan başkasının hayvanını sağmasın."

Buhari, Lukata 8; Müslim, Lukata 13, (1726); Muvatta, İsti'zan 17, (2, 971); Ebu Davud, Cihad 95, (2623).

3901 - Semüre İbnu Cündüb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz bir sürüye uğradığınızda, sahibi başında ise izin alsın, izin verirse süt sağıp içsin, sahibi orada yoksa, üç sefer seslensin, cevap verirse izin istesin, cevap vermezse sağsın ve içsin."

Ebu Davud, Cihad 93, (2619); Tirmizi, Büyü 60, (1296).

3902 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir bahçeye girerse (meyvesinden) yesin. Ancak beraberinde götürmesin."

Tirmizi, Büyü 54, (1287).

3903 - Râfi İbnu Amr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben (küçükken) Ensar'ın hurmalarını taşlıyordum. Beni yakalayıp Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a götürdüler.

"Ey Râfi' niye başkasının hurmalarını taşlıyorsun?" dedi.

"Açlık sebebiyle ey Allah'ın Resûlü!" dedim.

"Taşlama, kendiliğinden (dibine) düşeni ye!" (deyip) başımı okşadı ve:

"Allah seni (hurmaya) doyursun ve suya kandırsın!" buyurdu."

Tirmizi, Büyü 54, (1288); Ebu Davud, Cihad 94, (2622); İbnu Mace, Ticarat 67, (2299).

3904 - Abbâd İbnu Şurahbil anlatıyor: "Kıtlığa uğradım. Bunun üzerine Medine bahçelerinden birine girdim. Başak ovup hem yedim hem de torbama aldım. Derken sahibi gelip beni yakaladı, dövdü, torbamı elimden aldı ve beni Resûlullah'a getirdi. Durumu ona anlattı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm mal sahibine: "Cahilken öğretmedin, açken de doyurmadın!" dedi. Sonra emri üzerine, torbamı saldı. (Sonra Resûlullah) bana bir veya yarım sa' miktarında yiyecek verdi."

Ebu Davud, Cihad 93, (2620, 2621); Nesai, Kudat 20, (8, 240); İbnu Mace, Ticarat 67, (2298).

HARAM YİYECEKLER

3905 - Ebu Sa'lebe el-Huşeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm vahşi hayvanlardan kesici diş (köpek dişi) taşıyanların hepsini yasakladı."

Müslim, Ebu Davud ve Nesai, İbnu Abbas'tan gelen bir rivayette şu ziyadeyi kaydederler: "Her bir pençe sahibi kuşu da..."

Buhari, Zebaih, 29; Müslim, sayd 12-16 (1932, 1933); Tirmizi, Et'ime 1, (1477, 1478, 1479); Ebu Davud, Et'ime 33, (3802, 3803, 3805); İbnu Mace, Sayd 13, (3232, 3234); Nesai, Sayd 30, 31, (7, 202, 204).

3906 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Cahiliye halkı, bir çok şeyi (helal addedip) yiyor, birçoğunu da pis addederek yemiyordu. Allah Teâla hazretleri Resûlünü gönderdi, kitabını indirdi, helalini helal, haramını da haram kıldı. Helal kıldığı helaldir, haram kıldığı da haramdır, sükut buyurduğu da aff (edilmiş)dir."

İbnu Abbas, sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: "(Ey Muhammad!) De ki:

"Bana vahyolunanda, leş, akıatılmış kan, domuz eti, -ki pistir- ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, -başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere-bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbin bağışlar ve merhamet eder" (En'am 145)

Ebu Davud, Et'ime 31, (3800).

3907 - Kabisa İbnu Hülb babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adamın şöyle sorduğunu işittim: "Bazı yiyecekler var, onları yemekte zorluk çekiyor, (günah mıdır diye korkuyorum)?"

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm da cevaben: "İçinde hiç bir şey sıkıntı olmasın, aksi halde hristiyanlara benzersin."

Ebu Davud, Et'ime 24, (3784); Tirmizi, Siyer 16, (1565).

3908 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Vahşilerden, kesici dişi olan her bir hayvanın yenmesi haramdır."

Müslim, Sayd 15, (1933); Muvatta, sayd 14, (2, 496); Tirmizi, Sayd 3, (1479); Nesai, sayd 28, (7, 200).

3909 - Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "...vahşilerden kesici dişi olan her bir hayvanın, ve pençesi olan her bir kuşun yenmesini yasakladı."

Ebu Davud, Et'ime 33, (3802); Buhari, Sayd 29, Tıbb 57; Müslim, Sayd 12, (1932); Muvatta, Sayd 13, (2, 496); Nesai, Sayd 28, (7, 201).

3910 - Halid İbnu'l-Velid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, at, katır ve eşek etini yemeyi yasakladı."

3911 - Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Hayber fethi sırasında gazvede, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile birlikte ben de vardım. Bir grup yahudi, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek, askerlerin ahırlarına hücum ederek (mallarını yağmalamalarından) şikayet ettiler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bunun üzerine (müslümanlara yönelerek): "(Olamaz!) anlaşma yapılan kimselerin malı onların izni olmadan helal değildir. Ayrıca size ehli eşekler, onların atları, katırları, vahşi hayvanlardan herbir kesici dişi olan, kuşlardan da herbir pençeleri olan haramdır!" buyurdular."

Ebu Davud, Et'ime 26, (3790), 33, Nesai, Sayd 30, (7, 202).

RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ

3912 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ailesine katık sormuştu. "Yanımızda sirkeden başka bir şey yok!" dediler. Aleyhissalatu vesselam onu istedi ve gelince yemeye başladı. Hem yiyor, hem de: "Sirke ne iyi katık! Sirke ne iyi katır! Sirke ne iyi katık!" diyordu."

Müslim, Eşribe 166, (2052); Ebu Davud, Et'ime 40, (3820, 3821); Tirmizi, Et'ime 35, (1843); Nesai, Eyman 21, (7, 14).

3913 - Hz. Ömer ve Ebu Esid radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Zeytinyağını yeyin ve onunla yağlanın. Zira o, mübarek bir ağaçtandır."

Tirmizi, Et'ime 43, (1852, 1853).

3914 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir terzi, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı onun adına hazırladığı bir yemeğe davet etti. Beraberinde ben de gittim. (Ev sahibi sofraya) arpa ekmeği, içerisinde kabak bulunan bir çorba ve kadid (kurutulmuş et) getirdi. Ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın tabağın etrafından kabağı araştırdığını gördüm. O günden beri kabağı sevmeye devam ediyorum."

Buhari, Et'ime 33, 4, 25, 35, 36, 37, 38, Büyü 30; Müslim, Eşribe 144, (2041); Muvatta, Nikah 51, (2, 546, 547); Ebu Davud, Et'ime 22, (3782); Tirmizi, Et'ime 42, (1850, 1851).

3915 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Tebük'te Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a hrıstiyanların yaptığı peynir (kalıbı) getirilmişti. Bir bıçak istedi. Besmele çekip kesti ve yedi."

Ebu Davud, Et'ime 39, (3819).

3916 - Yusuf İbnu Abdillah İbni Selam radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bir miktar arpa (ekmeği) aldı. Üzerine bir hurma koydu ve: "Bu şuna katıktır!" buyurdu."

Ebu Davud, Et'ime 42, (3830).

3917 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kavunu taze hurma ile yer ve: "Bunun hararetini şunun serinliğiyle, şunun serinliğini de bunun hararetiyle kırıyoruz!" buyurdu."

Tirmizi, Et'ime 36, (1844); Ebu Davud, Et'ime 45, (3836).

3918 - Sahiheyn ve Ebu Davud'da, Abdullah İbnu Ca'fer radıyallahu anhüma'nın şöyle dediği gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı salatalıkla birlikte taze hurma yerken gördüm."

Buhari, Et'ime 39, 45, 47; Müslim, Eşribe 147, (2043); Ebu Davud, Et'ime 45, (3835); Tirmizi, Et'ime 37, (1845).

3919 - Ebu Davud, Hz. Aişe radıyallahu anha'dan şunu kaydeder: "Annem, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la evleneceğim zaman beni şişmanlatmak istedi. Ancak bana hurma ile birlikte salatalık yedirinceye kadar arzu ettiği diğer şeylerden (ilaçlardan) hiçbirine icabet edemedim. O ikisinden (muntazaman yemeye devam edince) güzel bir şişmanlık kazandım."

Ebu Davud, Tıbb 20, (3903); İbnu Mace, Et'ime 37, (3324).

3920 - Büsr es-Sülemi'nin iki oğlu radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yanımıza girdi. Biz kendilerine tereyağı ve hurma ikram ettik. Aleyhissalatu vesselam yağla hurmayı severdi."

Ebu Davud, Et'ime 45, (3837); İbnu Mace, Et'ime 43, (3334).

3921 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm helva ve balı severdi."

Tirmizi, Et'ime 29, (1832).

3922 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın en çok sevdiği yiyecek ekmekten yapılan tirid ve hays'dan yapılan tirid idi."

Ebu Davud, Et'ime 23, (3783).

3923 - Abdullah el-Müzeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz et satın alınca suyunu biraz fazla kılsın. (Yemek sırasında) yiyenlerin çokluğu sebebiyle ete rastlamayıp suya rastlasa (bu ona yeterlidir), zira su da, iki etten biri olmuştur."

Tirmizi, Et7ime 30, (1833, 1834).

3924 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir et parçası getirilmişti. Kendisine bunun bud kısmı sunuldu. Aleyhissalatu vesselam budu severdi. Bu bud gelince hemen ondan ısırarak yedi."

Tirmizi, Et'ime 34, (1838); İbnu Mace, Et'ime 28, (3307); Buhari, Enbiya 3, Tefsir, İsra 5; Müslim, İman 327.

3925 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Koyunun ön budu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hoşuna giderdi. (Bir defasında) ön buda zehir konuldu. Bu zehiri yahudilerin koyduğu görüşündeydi."

Ebu Davud, Et'ime 21, (3781); Buhari, Megazi 41, Hıbe 28; Müslim, Selam 45, (2190); İbnu Mace, Tıb 45, (3546).

3926 - Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Biz cuma günü olunca sevinirdik. Çünkü bizim yaşlı bir kadın akrabamız vardı. Pazı kökü bulur, tencereye koyar, üzerine de arpa öğütüp ilavede bulunurdu. Vallahi, bunun içinde ne kuyruk yağı ne de iç yağı olurdu. Cuma namazını kıldık mı, mescidden ayrılır, o ihtiyar kadına selam verip hanesine girerdik. O da mezkur yemeği önümüze koyardı. İşte bu sebeple biz cuma olunca sevinirdik."

Buhari, Et'ime 17, Cuma 40, 41, Hars 21, İsti'zan 16, 39; Müslim, Cuma 30, 32, (859, 860).

3927 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte Merri'z-Zahran'da erak ağacının kebâs denilen meyvesinden topladığımızı hatırlıyorum. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm o zaman bize: "Siyahlarını toplayın, onlar daha iyidir!" tavsiyesinde bulunmuştu. Ben kendilerinden "Siz koyun da güttünüz mü?" diye sordum. "Hiç koyun gütmeyen peygamber var mı?" cevabında bulundu."

Buhari, Et'ime 50, Enbiya 29; Müslim, Eşribe 163, (2050).

YEMEK YEDİRME

6917 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Selamı yaygınlaştırın, yemek yedirin, Allah Teâla hazretlerinin size emrettiği şekilde kardeşler olun!"

BİR KİŞİLİK YEMEK İKİ KİŞİYE YETER

6918 - Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Muhakkak ki bir kişilik yemek iki kişiye yeter, iki kişilik yemek de üç ve dört kişiye yeter. Dört kişilik yemek de beş-altı kişiye yeter."

YEMEK SIRASINDA ELİ YIKAMA

6919 - Enes İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim, evinin hayır ve bereketini Allah Teâla hazretlerinin artırmasını diliyorsa, yemeğe otururken ve yemekten kalkarken ellerini yıkasın."

6920 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm helâdan çıkmışlardı. Bu esnada bir yemek getirildi. Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Size abdest suyu getirmeyeyim mi?" dedi. Efendimiz: "Namaz mı kılacağım ki, (şimdilik gerek yok)" buyurdular."

DAYANARAK YEMEK

6921 - Abdullah İbnu Büsr radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir koyun (parçası) hediye etmiştim. Aleyhissâlatu vesselâm onu yemek üzere, dizlerinin üzerine oturdu. Bir bedevî: "Bu ne biçim oturuştur?"dedi. Resülullah: "Allah beni mütevazi bir kul olarak yarattı, kibirli, kasılan biri yapmadı" diye cevap verdi."

YEMEK SIRASINDA BESMELE

6922 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (bir defasında) Ashabından altı kişiyle beraber yemek yiyordu. Bir bedevi gelerek (hazır) yemeği iki lokmada ye(yip bitir)di. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm: "Eğer bu (müsafir) "Bismillah" deseydi, (yemek) hepinize yeterdi. Öyleyse biriniz yemek yediği vakit "Bismillah" desin: Yemeğin başında "Bismillah" demeyi unutacak olursa, (hatırlayınca) "Bismillahi fi evvelihi ve âhirihi (başında da sonunda da bismillah)" desin!" buyurdular."

SAĞ ELLE YEMEK

6923 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Herbiriniz sağ eliyle yesin, sağ eliyle içsin, sağ eliyle alsın, sağ eliyle versin. Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer, sol eliyle verir, sol eliyle alır" buyurdular."

KENDİ ÖNÜNDEN YEMEK

6924 - İlbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sofra konulunca, herkes kendi önünden yesin, sofra arkadaşının önünden almasın."

TİRİTİ YEMEYE YANLARDAN BAŞLAMALI

6925 - Vâsile İbnu'l-Eskâ el-Leysî radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, tirit (tabağın)ın ortasına elini koyup: "Bismillah diyerek etrafından (kendinize yakın yerinden) yiyin, orta kısmını bırakın. Zira yemeğe bereket ortasından gelir" buyurdular."

YEMEKTEN HİZMETÇİYE DE İKRAM

6926 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Birinize, hizmetçisi, (hazırlamak için) zahmetini ve hararetini çektiği bir yemek getirdiği vakit, onu da çağırsın ve kendisiyle beraber o da yesin. Eğer bunu yapmazsa, hiç olsun bir lokma alıp eline koysun."

YEMEĞİN BAŞINDAN KALKILMAZ

6927 - Hz. Aişe radıyallahu anh  anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm sofra kaldırılıncaya kadar yemeğin başından kalkılmasını yasakladı."

6928 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sofra kuruldumu, hiç kimse sofra toplanıncaya kadar yemekten kalkmasın. Doysa bile, herkes bırakmadan, yemekten elini çekmesin, yemeye devam etsin. Zira kişi (erken çekilirse) arkadaşını mahçup eder, o da bırakır. Halbuki arkadaşının daha yemeye ihtiyacı vardır."

YEMEĞE BUYUR ETME

6929 - Esmâ Bintu Yezîd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir yemek getirilmişti. Bize de teklif edildi. "İştihamız yok" dedik. Aleyhissalâtu vesselâm: "Açlıkla yalanı birleştirmeyiniz" buyurdular."

MESCİDDE YEMEK

6930 - Abdullah İbnu'I-Hâris İbnu Cez ez-Zübeydî radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm zamanında mescidde ekmek ve et yerdik."

KABAK

6931 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Annem Ümmü Süleym Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'a benimle bir sepet taze hurma gönderdi ama evinde bulamadım. Bana bir azadlısının kendisi için hazırladığı bir yemeğe çağrıldığını, oraya gittiğini söylediler. Yanına ben de gittim. Yemeğini yemekte idi. Aleyhissalâtu vesselâm kendisiyle beraber yemem için beni de çağırdı."

Enes devamla der ki: "(Ev sahibi) etli ve kabaklı bir tirid hazırlamıştı. Meğer Aleyhissalâtu vesselâm kabağı severmiş. Ben (bunu görünce) kabağı toplayıp Aleyhissalâtu vesselâm'ın önüne yakın bırakmaya başladım. Yemeği yediğimiz zaman Aleyhissalâtu vesselâm evine döndü. (Ben de hurma) sepetini önüne sürdüm. Resülullah hurmayı yemeye ve taksim etmeye başladı, sepetteki hurmayı böylece bitirdi."

6932 - Câbir (İbnu Târik) radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın evinde huzurlarına çıktım. Yanında şu kabak vardı. "Bu nedir?"diye sordum. "Bu kabaktır, biz bununla yemeğimizi artırıyoruz" buyurdular."

ET YEMEĞİ

6933 - Ebu'd Derdâ radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Dünya ve cennet ehlinin yemeklerinin efendisi ettir."

6934 - Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm davet edildiği her yemeğe mutlaka icabet etti. Bir et hediye getirildiği zaman da mutlaka kabul buyurdu."

ETİN EN GÜZEL TARAFI

6935 - Abdullah İbnu Cafer radıyallahu anh, İbnu'z-Zübeyr ve bir grup için boğazladığı bir deveyi ikram ettiği sırada İbnu'z-Zübeyr'e rivayet ettiğine göre: "Bir defasında ashab Aleyhissalâtu vesselâm'a etyemeği sunarlarken kendisi Efendimizden şöyle söylediğini işitmiştir: "Etin en güzeli (hayvanın) sırt etidir."

6936 - Hz. Enes İbnu Mâlik radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın önünden kebap artığı hiç kaldırılmadı ve beraberinde tüylü yaygı taşınılmadı."

6937 - Abdullah İbnu'l-Hâris İbnu'l-Cez'ez-Zübeydî radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gün) biz, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte mescidde kızartılmış bir parça et yedik. Sonra ellerimizi çakıllarla silip abdest almadan namaza durduk."

KADİD YANi GÜNEŞTE KURUTULMUŞ ET

6938 - Ebu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gün) Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adam gelmişti. (Bir müddet) Efendimizle konuştu. Bu sırada adamcağız (duyduğu korkudan) omuzları titremeye başladı. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselam adama: "Sakin ol! Ben bir kral değilim, ben kadîd (güneşte kurutulmuş et) yiyen bir kadının oğluyum" buyurdular."

TUZ

6939 - Hz. Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm: "Katığınızın efendisi tuzdur" buyurdular.

ZEYTİNYAĞI

6940 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Zeytinyağını yiyin ve onu (bedeninize) sürünün. Çünkü o, mübarektir."

SÜT

6941 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, kendisine süt sunulduğu vakit: "(Süt) bir berekettir" veya "(Süt) iki berekettir" derdi."

KURU HURMA

6942 - Ubeydullah İbnu Ali İbni Ebi Râfi'în nenesi -ve Ebu Rafi'in karısı- Selma radıyallahu radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "İçerisinde kuru hurma olmayan bir ev, içerisinde yiyecek maddesi olmayan bir ev gibidir."

YAŞ HURMAYI KURU HURMAYLA YEMEK

6943 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Yaş hurmayı kuru hurmayla birlikte yiyin. Eski hurmayı yeni hurmayla beraber yiyin. Zira şeytan (böyle yapmanıza) kızar ve: "Ademoğlu, eskiyi yeni ile beraber yiyecek kadar (hayatta) kaldı" der."

6944 - Hz. Ebu Bekr'in azadlısı Sa'd radıyallahu anhüma ki bu Sa'd "Resûlullah aleyhissalatu vesselâm'a hizmet ediyordu ve Aleyhissalatu vesseIâm onun hizmetini beğeniyordu- anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm hurma yerken (açgözlülükle) ikrân yapmayı (ikişer ikişer yemeyi) yasakladı."

HAS UNDAN YAPILAN EKMEK

6945 - Ebu Hâzım anlatıyor: "Ben Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh'a: "Sen has undan yapılmış beyaz ekmek gördün mü?" diye sormuştum. Sehl: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm vefat edinceye kadar, beyaz ekmek görmedim" dedi. Ben tekrar: "Resülullah zamanında ashabın eleği var mıydı?" dedim. "Aleyhissalâtu vesselâm vefat edinceye kadar elek görmedim" dedi. "Öyleyse elenmemiş arpa ekmeğini nasıl yiyordunuz?" dedim. "Biz onu üflerdik, içindeki kepekten uçan uçardı. Kalan (kepek)leri de su ile yumuşatıp yoğururduk" cevabını verdi."

6946 - Ümmi Eymen radıyallahu anhâ'nın anlattığına göre: "Kendisi bir unu eleyip ondan Aleyhissalâtu vesselâm için ekmek yapmıştır. Resülullah: "Bu nedir?" diye sormuş, o da: "Bu bizim diyarda yaptığımız bir yiyecektir. Ben ondan sizin için bir ekmek yapmak arzu ettim" demiştir. Aleyhissalâtu vesselam da: "Şu eleyip ayırdığın kepeği, öbürüne (un kısmına) geri kat, sonra yoğur (ve ekmek yap)" buyurmuştur."

YUFKA EKMEK

6947 - Atâ anlatıyor: "Ebu Hureyre radıyallahu anh (bir ara) kavmini ziyaret etmişti. -Râvi der ki: "Köyü de zannedersem Yuna idi- Köylüler kendisine evvelkilerin yufka ekmeğinden bir yufka getirmişlerdi. Ebu Hureyre ekmeği görünce ağladı ve "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm şu (lüks) ekmeği gözleriyle hiç görmedi" dedi."

FÂLÜZEC (BAL HELVASI)

6948 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Fâlüzeci ilk işitmem şöyle oldu: "Cebrail aleyhisselâm Resülullah'a gelip: "Ümmetine yeryüzü açılacak. O zaman onlara dünyalık bol bol akacak. Öylesine akacak kifâlüzec bile yiyecekler" dedi. Bunun zerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Fâlüzec nedir?" diye sormuş, Cebrail aleyhisselâm: "Yağ ve balı karıştırıp yapılan helva" diye açıklamıştır. Resülullah bu haber karşısında hıçkıra hıçkıra ağlamıştır."

ARPA EKMEĞİ

6949 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm yün (elbise) giydi, yamalı papuç giydi." Enes şunu da ilave etti: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm 'beşi ' yemeği yedi ve sert elbise giydi."

(Enes'in râvisi) Hasen'e soruldu: "Beşi' dediğin yemek nedir?" O şu cevabı verdi: "Arpanın iri öğütülmüşüdür, ağızdaki lokmayı kişi, ancak bir yudum su ile yutabilirdi."

İKTİSATLI YEMEK

6950 - Atiyye İbnu Âmir el-Cüheni radıyallahu anh anlatıyor: "Selman radıyallahu anh, yemek yerken, biraz daha yemesi için ısrar edilince şöyle demişti: "(Yediğim miktar) bana yeter. Zira ben Aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim. Buyurmuşlardı ki: "Dünyada insanların doyasıya en çok yiyeni, Kıyamet günü açlığı en uzun olacaktır."

6951 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Her iştiha duyduğunu yemen israftandır."

EKMEK ATILMAZ

6952 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam hücreme girmişlerdi. Atılmış bir ekmek parçası gördüler. Hemen onu alıp silerek yediler ve: "Ey Aişe! Kerim olana ikram et! (Yani kıymetli olan ekmeğe hürmet et!) Zira şu ekmek, bir kavme nefret edip kaçmışsa bir daha dönmemiştir" buyurdular."

AÇLIKTAN ALLAH'A SIĞINMAK

6953 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allahım, açlıktan sana sığınırım. Çünkü o, en kötü yatak arkadaşıdır. Hıyanetten de sana sığınırım. Çünkü o, çok kötü iç duygusudur."

AKŞAM YEMEĞİNİ BIRAKMAYIN

6954 - Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Akşam yemeğini bırakmayın, bir avuç hurma ile de olsa akşamı yiyin. Çünkü akşamın terki insana (erken) ihtiyarlık getirir."

MİSAFİR EDİNME

6955 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hayır, misafir ağırlanan eve, bıçağın deve hörgücüne ulaşmasından daha hızlı ulaşır."

6956 - İbnu Abbâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hayır, içerisinde yemek yenen eve, bıçağın deve hörgücüne ulaşmasından daha hızlı ulaşır."

6957 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Adamın misafirini kapıya kadar uğurlaması sünnettendir."

ETLE YAĞI YEMEKTE BİRLEŞTİRME

6958 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Babam Ömer yanıma girmişti. Ben o sırada sofradaydım. Sofranın başında kendisine yer açtık. (Babam oturdu ve:) "Bismillah" dedi. Sonra elini yemeğe vurup bir lokma aldı. Sonra bir lokma daha alarak ikiledi. Sonra da: "Ben bu yemekte bir yağ tadı aldım. Bu, etin yağının tadı değildir" dedi. Ben: "Ey mü'minlerin emîri! Ben semiz et almak için çarşıya çıkmıştım. Pek pahalı buldum. Bunun üzerine, bir dirhemlik zayıf et aldım. Ona bir dirhemlik de yağ ilave ettim. Böylece bütün aile fertlerinin kemiklerden faydalanmasını arzu ettim" dedim. (Babam) Ömer dedi ki: "Bu iki şey, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın sofrasında asla biraraya gelmediler. Efendimiz birini yediyse diğerini tasadduk etti."

Ben: "AI! ey mü'minlerin emîri. Ben bir kere yapmış bulundum. Bundan böyle bu iki şey benim soframda da asla beraber bulunmayacak!" dedim. Babam yine de: "Hayır! Ben bunu yapamam!" dedi (ve yemedi)."

SOĞAN

6959 - Ukbe İbnu Âmir el-Cühenî radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ashabına: "Soğan yemeyin!" dedi. Arkadan gizli (yani alçak sesli) bir kelime ile "çiğ" demiştir."

MEYVELER

6960 - Nu'man İbnu Beşîr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a Taiften üzüm hediye gelmişti. Beni çağırıp: "Şu salkımı al anana götür!" dedi. Aldım, ama anneme ulaştırmazdan önce yiyip bitirdim. Birkaç gece sonra karşılaşmıştık. Bana: "Salkımı ne yaptın, annene götürdün mü?" dedi. "Hayır!" dedim. Bunun üzerine beni Guder (vefasız) diye tesmiye buyurdu."

6961 - Talha radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına girmiştim. Elinde ayva vardı. Bana: "Ey Talha! Şunu al, (ye)! Çünkü bu, kalbe rahatlık verir" buyurdular."

<font color=RED>“Bilginin elde edilmesi... bizi iyiye ulaştıracaktır.”[/COLOR]

Back to Top
 Post Reply Post Reply

Forum Jump Forum Permissions View Drop Down



This page was generated in 0.152 seconds.