Vesiletunnecat Homepage
Forum Home Forum Home > GENEL FORUM > Serbest Kürsü
  New Posts New Posts
  FAQ FAQ  Forum Search   Register Register  Login Login

24 Saat Kur`an-ı Kerim Dinleme


İSTİKAMET

 Post Reply Post Reply
Author
Message
selo27 View Drop Down
Üye
Üye


Joined: 21-04-2009
Status: Offline
Points: 8
Post Options Post Options   Thanks (0) Thanks(0)   Quote selo27 Quote  Post ReplyReply Direct Link To This Post Topic: İSTİKAMET
    Posted: 02-06-2009 at 23:43

                             İSTİKAMET

“Ancak sana kulluk eder ve ancak yardımı senden dileriz.”

         (Fâtiha 5)

 
 

         Ya Rab ben köleyim sana! Biz köleyiz sana! Ancak sanadır kulluğumuz, köleliğimiz! Ancak senin huzurunda eğilir başlarımız! Halbuki İslâm köleliği kökünden kaldıran, köleliğin kökünü kazıyan bir dindir. Ama başkalarına kulluğu, başkalarına köleliği kaldıran ve Allah’a köleliği geliştiren bir dindir. Öyleyse kişi eğer Allah’ın dışında birilerinin, Allah’tan başka bir şeylerin kölesiyse onu o kölelikten kurtarmak ve sadece Allah’a kul, köle yapmak zorundayız. Meselâ Allah’tan başka nelerin kulu, kölesi olur insanlar? Toplumun, paranın, modanın bordronun, kadının, güzelin, makamın, çevrenin, âdetlerin, müdürün, amirin, ağanın, patronun kölesi olur. Yığınlarla varlığın kölesi olabilir insan.

 
 

         İbadet, kulluk, kölelik, genelde insan hayatını, insanlığın hayatını kapsayan, özelde de bir insanın hayatının en küçük birimi olan bir gününü ve bir gecesini kapsayan zaman dilimi içinde kişinin Allah’ın istediği biçimde, Allah’ın belirlediği hayat programı çerçevesinde hayat sürmesinin adıdır. Hayat sahibi olan insan mutlaka o bir gün ve geceyi yaşayacaktır. Ama bu yaşayış biçimini Allah belirleyecek, yani yaratıcıyı memnun etmek adına yaşayacak ve bu bir gece ve gündüz ibadet olacaktır. Yaratıcı tarafından belirlenmemiş ve yaratıcıyı değil de başkalarını memnun etme adına, başkalarının belirlediği program dahilinde geçirilen zaman da boşa geçirilen zaman demektir. Demek ki ibadet tüm hayatın Allah için yaşanmasının adıdır. Kişi o zamanı kimin adına ve kimi memnun etmek için yaşamışsa ona ibadet etmiş, onun kulu, kölesi olmuş demektir.

 
         Yani kişinin hayatına hakim olan unsur Allah’sa, o, Allah’ın kölesidir, başkalarıysa başkalarının kölesidir. Kişinin hayatında etkili varlık kimse, hayatını kim belirliyorsa, hayatına kim program çiziyorsa, kimin hatırına, kimin yasaları istikâmetinde hareket ediyorsa, unutmayalım ki o kişi onun kulu ve kölesidir. Yani yaptıklarımızın yaptırıcısı kimse, biz onun kulu ve kölesiyiz. Bir bakalım hayatımıza. Bir bakın yaptıklarınıza. Kim dedi de yapıyorsunuz bunları? Elbise şöyle olmalıdır, ev tefrişi şöyle olmalıdır, tül perde böyle olmalıdır, elbisenin yeni şöyle, yakası böyle olmalıdır, ütüsü, paçası, yırtmacı şöyle olmalıdır. mutlaka şunlar şunlar ikram edilmelidir, hukuk böyle olmalıdır, eğitim şöyle olmalıdır, siyasal yapılanma böyle olmalıdır, tatil, takvim böyle olmalıdır. Ev tefrişi şöyle, kazanma, harcama böyle olmalıdır. Peki kim dedi bunu? Kim dedi diye yapıyoruz bunları?
 

 

Allah dedi diye mi yoksa Zerdüşt böyle buyurdu diye mi? Çevre böyle istiyor diye mi? Âdetler, töreler, yönetmelikler bunu emrediyor diye mi? Allah için bir düşünün. Allah için vaziyetinize bir bakın. Acaba şu anda Müslümanların başı Allah’tan başkalarının önünde eğilmiyor mu bugün? Acaba Müslümanlar Allah’tan başkalarına itaat etmiyorlar mı bugün? Allah’tan başkalarından korkmuyorlar mı? Allah’tan başkalarına güven bağlamıyorlar mı? Allah’tan başkalarını Rab, Melik, İlâh ve hakim görmüyorlar mı? Allah’tan başkalarını Rezzak bilmiyorlar mı? İkinci, üçüncü derecedeki Rezzaklarının gazabından emin olmak için Allah’ın arzularını terk etmiyorlar mı? Birilerinin hatırına Allah’ın istediği kılık   kıyafeti terk etmiyorlar mı? Birilerinin hatırına Allah’ın istediği alfabeyi terk edip başkalarının alfabesini kullanmıyorlar mı?

 
 

Birileri hatırına Allah’ın hukukunu, Allah’ın hayat programını terk edip başkalarının yasalarına tabi olmuyorlar mı? Acaba Allah’tan başkalarının kapısında adâlet arayanlar Allah’ın adâletini beğenmediklerinden, Allah’ın emirlerini dinlemediklerinden gitmiyorlar mı? Şu anda Müslümanların camide ayrı bir İlâhları, caddede ayrı bir İlâhları yok mu? Namaz konusunda sözünü dinledikleri ayrı bir İlâhları, hukukları  konusunda ayrı bir İlâhları yok mu? Oruç konusunda ayrı bir İlâhları, kılık  kıyafetleri konusunda ayrı bir İlâhları yok mu? Âhiret konusunda bir İlâhları, dünya yasaları konusunda söz sahibi ayrı bir İlâhları yok mu?

 
 
         İşte kulluk, kölelik budur ve bugün insanlar bir şeylerin kölesidirler. Kimileri yasalarını uygulamaya çalıştıkları tâğutların kuludur, kimileri fısıltılarına, vesveselerine kulak verdikleri, gösterdiği yoldan gittikleri şeytanın kuludur, kimileri aşırı derecede sevip saydıkları dehâlârın, liderlerin kuludur, kimileri Allah yerine oturtup putlaştırdıkları nefislerinin, hevâ ve heveslerinin kulu, kimileri Allah yasaları yerine ikame ettikleri modanın kulu, kimileri Allah’ı darıltma pahasına da olsa uymaya çalıştıkları âdetlerin kulu, kimileri asla karşı gelinmez zannettikleri toplumun, çevrenin kulu, kimileri yönetmeliklerin kuludur. Gerek itikadî anlamdaki, yani gerek teşrî anlamındaki kanun koyma konusundaki kulluk olsun, gerekse bilinen mânâdaki ibadet şeklindeki kulluk olsun hepsi de birdir. Bunların tamamı  kulluktur.

 
“Îman edenlerden olmak. Îman edenlerle beraber olmak, îmanlı olanların safına katılmak, sabrı tavsiye etmek ve de sabredenlerle beraber olmak, merhamet etmek, merhamet tavsiye edenlerle beraber olmaktır.”

 
 

         Müslümanın şiarı inanmaktır, ama cennete yalnız gitmek değildir. İnsanlarla birlik olmak için insanlar gerekir. Öyleyse anlatarak, duyurarak, çırpınarak, sabrederek, sabrı tavsiye ederek insanları inananlar yapmak, onları cennete gidenler yapmak zorundayız.

 
 

Mehmet Akif GÜN

Gaziantep

Back to Top
 Post Reply Post Reply

Forum Jump Forum Permissions View Drop Down



This page was generated in 0.129 seconds.