Adını Hz. Peygamber’in bazı yiyecekleri kendisine yasakladığını
anlatan birinci âyetten alır. Medine’de nâzil olmuştur.
12 âyettir.
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek
Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi
niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan,
çok esirgeyendir.
Âyetin
işaret ettiği hadise şudur: Hz. Peygamber,
zevcelerinden Zeyneb binti Cahş’ın evinde bal şerbeti
içmiş ve bu yüzden onun yanında biraz fazla kalmıştı.
Bu durumu kıskanan iki zevcesi, Âişe ve Hafsa, aralarında
kararlaştırıp, Peygamber yanlarına vardığında
kendisinden megâfir kokusu geldiğini söylediler. Hz.
Peygamber meğâfir yemediğini söyledi. «Demek ki balı
yapan arı megâfir yalamış» dedi ve bir daha bal
şerbeti içmemeye yemin etti. Sûrenin bu münasebetle indiği
rivayet edilmiştir.
2.
Allah, (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmanızı
size meşru kılmıştır. Sizin yardımcınız
Allah'tır. O, bilendir, hikmet sahibidir.
3.
Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti.
Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah
da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını
bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti.
Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim
bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan
Allah bana haber verdi, dedi.
Rivayete
göre Resûlullah, eşi Hafsa’nın evde bulunmadığı
bir sırada cariyesi Mâriye’yi onun odasına almıştı.
Hafsa bundan haberdar olunca üzüntüsünü belirtmiş ve darılmıştı.
Resûlullah da Hafsa’ya, bundan böyle Mâriye’yi yatağına
almayacağını söylemiş ve bunu gizli tutmasını
tenbih etmişti. Hafsa ise bu konuyu Hz. Âişe’ye açıklamış,
bunun üzerine bu âyet nâzil olmuştur.
Başka
bir rivayete göre Hz. Peygamber, irtihalinden sonra hilâfete sırasıyla
Ebubekir ve Ömer’in geçeceklerini söylemiş, Hafsa, Hz.
Peygamber’in bu sırrını Hz. Âişe’ye söyleyince
durum vahiyle Hz. Peygamber’e bildirilmiş ve âyette
zikredilen konuşma cereyan etmiştir.
4.
Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur).
Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer
Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız
bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah,
Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından
melekler de (ona) yardımcıdır.
Âyette, Hz. Âişe ve Hafsa’ya hitap edilmiş, Hz. Peygamber’in
gönlünü almaları istenmiş, kıskançlık, sır
yayma ve onun hoşlanmayacağı aşırılıklardan
kaçınma konusunda uyarılmışlardır.
5.
Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi,
kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden,
ibadet eden, oruç tutan, dul ve bâkire eşler verebilir.
6.
Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar
ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında,
acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna
karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.
7.
Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin! Siz ancak işlediklerinizin
cezasını çekeceksiniz, (denilir).
8.
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki
Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla
birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde
Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar.
Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin)
nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu
bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen
her şeye kadirsin» derler.
«Samimi
bir tevbe» diye tercüme edilen «tevbe-i nasûh» için birçok
yorum yapılmıştır. Bunların ortak noktası
şudur: «Nasûh», «nush» kökündendir. Buna göre «tevbe-i
nasûh»; tevbe edenin kendi nefsine nasihat dinletebilmesi, günahlarına
son derece üzülmesi ve artık onlara dönmemeye karar vermesi
demektir.
9.
Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı
cihad et, onlara karşı sert davran. Onların
varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!
10.
Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını
misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin
nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler.
Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı.
Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!
denildi.
11.
Allah, inananlara da Firavun'un karısını misal gösterdi.
O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni
Firavun'dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni zalimler
topluluğundan kurtar! demişti.
12.
İffetini korumuş olan, İmran kızı
Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik
ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden
itaat edenlerdendi.
10-12.
âyetlerde bahsedilenlerden Hz. Nuh’un karısı, kavmine
onun mecnun olduğunu söylerdi. Hz. Lût’un karısı
da, kocasına gelen erkek misafirleri, gece ateş yakarak, gündüz
de duman çıkararak haber verirdi. İkisi de lâyık
oldukları cezaya çarptırıldılar.
Firavun’un
karısı Asiye, Hz. Musa’ya iman etmişti. Bundan
dolayı kocası Firavun, onu ellerinden ve ayaklarından
dört kazığa bağlamış, göğsüne
kocaman bir taş koymuş, öylece yakıcı güneşe
bırakmıştı. İşkence anında,
zikredilen duayı yaparken ruhunu teslim etmiştir.
|