Açık
delil manasına gelen ve birinci âyette geçen «beyyine»
kelimesi sûreye ad olmuştur. Talâk sûresinden sonra
Medine’de inmiştir, 8 âyettir. Bu sûrede kâfirlerden ve müşriklerden
söz edilmiş, onların bazı davranışları
anlatılmış, inanan ve iyi işler yapanların
kurtuluşa ereceği ifade edilmiştir.
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.
Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden
inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
2,
3. (İşte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen
ve en doğru hükümleri havi tertemiz sahifeleri okuyan bir
elçidir.
4.
Kendilerine kitap verilenler ancak o açık delil (Peygamber)
kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler.
5.
Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve
hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları
ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.
«Hanif»
deyimi için Rûm sûresi 30. âyetin açıklamasına bakınız.
6.
Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde
ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler.
İşte halkın en şerlileri onlardır.
7.
İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, halkın
en hayırlısı da onlardır.
8.
Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden
ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları
Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş,
onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler
hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir.
|